(Küresel iklim krizi - güncel gelişmeler 4)
Yaklaşık
bir yıldır, küresel iklim değişimiyle ilgili gelişmeleri ve
güncel bilimsel makaleleri takip ediyoruz ve okuyucularımızla
paylaşıyoruz. (Bu konudaki geçmiş yazılarımıza Yazı
dizileri'nden ulaşabilirsiniz. Ayrıca, konuya hızlı bir giriş
için The Guardian'ın
hazırlamış olduğu interaktif
tabloya göz atabilirsiniz.) Bu metinde de, yüzlerce makale
içerisinden en önemli bulduklarımızı özetleyeceğiz.
Dünyada
ve Türkiye'de, küresel iklim değişiminin gerektirdiği toplumsal
iradenin sağlanamadığını görüyoruz., Dahası ekonomik kriz,
terör vb. bahanelerle toplumsal karar alma mekanizmaları hepten
toplumdışılaşıyor. Sistemin bekası, iklim krizini
derinleştiriyor. Hidroelektrik, nükleer ve termik santraller; yerel
ve ulusal muhalefete rağmen inşa ediliyor. Öte yandan Peru'dan
Doğu Karadeniz'e, Kamboçya'dan Ege'ye kadar dünyanın dört bir
yanında toplumlar yoğun baskılara rağmen ekolojik bir toplumun
inşası için mücadele ediyor, hepimize umut aşılıyorlar.1
Biz şimdi parti yapıyoruz, çocuklar! Ama merak etmeyin sarhoş olan siz olacaksınız. |
- Tek gerçekçi çözüm
Arkadaşınızı
ziyaretten dönüyorsunuz. Muhabbete daldığınız için saat çok
geç olmuş, hava kararmış. Ertesi gün erken kalkacağınız için
hızlı adımlarla yürüyorsunuz. Sokağın başında anahtarınızı
çıkarıyorsunuz, acele işe şeytan karışıyor, anahtarı yere
düşürüyorsunuz – tam da çalışmayan sokak lambasının
altında. Telaşlanıyorsunuz, çünkü başka anahtarınız yok. Tam
aranırken, komşunuzla karşılaşıyorsunuz, o da size yardımcı
olmaya çalışıyor. İlk yirmi dakikanın ardından soluklanmak
için doğrulduğunuzda, komşunuzun anahtarınızı yolun karşısında
aradığını fark ediyorsunuz. Anahtarı bu tarafta düşürdüğünüzü
açıklamaya çalışıyorsunuz. Komşunuz oradaki lambanın
çalışmadığını, bu yüzden orada anahtar bulmanın imkansız
olduğunu söylüyor, sizi de iki ötedeki sokak lambasının altına
yönlendiriyor. Aklınız almıyor, anahtarınızı tam olarak burada
kaybettiğinizi söylüyorsunuz. Komşunuz sizi hayalperestlikle
suçluyor. Hatta bu sırada bulmuş olduğu bozuk para, başka bir
anahtar vb. eşyayı göstererek sizi gerçekçi olmaya davet ediyor.
Saat gece yarısını geçiyor, komşunuz bir yandan yerde bulduğu
öteberiden bahsederken bir yandan sizi suçluyor. Yoksa bu bir kabus
mu?
" |
Bizlerin
ekolojik krizle mücadele ederken tartışmak durumunda olduğumuz
nükleerci, teknolojici, yeşil ekonomici vb. taifesi de kabus
olabilir mi? Kar hırsıyla düzenlenmiş ve buna göre hareket eden
sistemin bize dayattığı gıda, enerji ve yaşam tarzından
kurtulmaya mecbur olduğumuzu nasıl anlatabiliriz?
Suni
gübrelemenin son 50 yıl içerisinde atmosferdeki azotlu gazların
artışında önemli bir etki olduğu gösterildi.
Ayrıca bilim insanları karbon salımlarını azaltmak için daha az
et yenmesini öneriyorlar.
Hatta Nisan ayında yayınlanan bir
makale, küresel ısınma konusunda doğrudan ekonomik büyümeyi
suçluyor. Birleşmiş Milletler'in Rio+20 olarak anılan
Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'nda ise hükümetler,
gezegeni
çoktan boşlamış olduklarını ilan ettiler. İklim
değişiminin yıkıcı sonuçlarından kaçınmak için atmosferdeki
karbondioksit miktarını milyonda 350 parçacığa indirmek
gerekiyor; Kyoto Protokolü vb. ile azaltılacağı iddia edilen bu
oran azalmak bir yana, salımlar
artmaya devam ediyor, karbondioksit oranı şu anda dünya
genelinde 395'i buluyor (ve Kuzey
Kutbu'ndaki ölçümlerde 400'ü dahi aşmış durumda).
Tek
gerçekçi çözüm, ısrarla kendini dayatıyor.
- Son dört ayın bilançosu
Grönland buz kütlesindeki erime |
Ekosistemler
alarm veriyor.
İngiltere'den
ve ABD'den
bilim insanları büyük bir açlık krizinin yolda olduğunu
belirtirlerken, gıda
fiyatları hızla yükseliyor.
Antarktika'daki
en soğuk okyanus katmanı azalıyor,
azalmanın son kırk yılda %60 olduğu hesaplanıyor;
Grönland'daki dehşet
verici erimeden ise Türkiye medyasında bile bahsedildi. Dahası,
hem Kuzey
Kutbu ikliminin hem de Antarktika
buz örtüsünün, sanılandan daha hassas oldukları tespit
ediliyor. Tüm bunların sonucunda dünya okyanus sıcaklarında
artış gözlemleniyor.
Dünyanın
her yerinde yağış rekorları kırılıyor. Örneğin ABD'de
(Washington
ve Oregon),
İngiltere'de,
İsveç'te,
Ukrayna'da,
Japonya'da,
Çin'de
ve Bangladeş'te.2
Türkiye'de de durum farklı değil. (örneğin Aydın,
Muğla
ve Marmara bölgesinde)
Okyanus sıcaklıklarındaki artışlar |
Yağışlarla
beraber sıcaklık rekorları da birbirini izliyor. Almanya
ve İtalya'da, Bulgaristan'da,
Fransa'da ve ABD'nin
15 bin yerinde sıcaklık rekorları kırıldı. ABD'de Haziran
ayında kuraklık rekoru da kırıldı.
Türkiye tabii ki bu süreçten muaf
değil. (örneğin Niğde,
Artvin,
Urfa
ve Ankara'da)
Küresel
sıcaklıklar da şiddetle alarm veriyor: Mayıs kayıt altındaki en
sıcak ikinci ay olurken, Haziran'da da dördüncü
en sıcak ay ölçüldü.
İklim
değiştikçe, aşırı hava olayları aşırı olmaktan çıkıyorlar.
Hem sel baskınları hem de kuraklık artıyor. Üstelik şu anda
sanayileşme-öncesi dönemin seragazı salımlarının etkileri
sürüyor.
Ekolojik
kriz, ekonomik krize ne kadar da benziyor: Science'ta yayınlananan
bir makaleye göre, kurak
alanlar kuraklaşırken nemli alanlar daha da nemleniyor!
(Tanıdık geliyor mu?)
- Önümüzde neler var?
Örnek
olsun diye listeliyoruz: Geçtiğimiz dört ay içerisinde, küresel
ısınmanın ve iklim değişiminin tundralara,
bitkilerin
gelişimine, okyanus
sıcaklıklarına, Avrupa
dağlarının bitki örtüsüne, Güney
Asya yaz musonuna, parazitlere,
kelebeklere,
deniz
seviyelerine, ormanlara
ve göllere
etkilerini inceleyen bilimsel makaleler yayınlandı. Her bir makale,
durumun önceki verilere kıyasla daha kötü olduğunu ilan ediyor.
En
büyük kitlesel yok oluştan belini doğrultmak, gezegenin 10 milyon
yılını aldı.
Üstelik bugünün iklimi, karbondioksit artışına, geçen 12
milyon yıla kıyasla çok
daha hassas.
Bilim
insanları, Nature dergisinde yayınlanan bir
ortak makalede dünyayı burnumuzun dibindeki devrilme noktasına
karşı uyarıyorlar.3
Şimdi
insanla doğa arasındaki toplumsal çelişkiyi çözmenin,
kapitalist sistemin yerine adil ekolojik yaşamı koymanın
zamanıdır. Ekolojik krize karşı kavgamız (temel fizik-kimya
bilgilerimiz gereği) son kavgamızdır artık.
- Bu türler kar getirmiyor, bu yüzden onları dünyadan atıyoruz. - Eee, her şey parayla mı ölçülüyor? - Tabii canım, mesela biz bokböcekleri olmasa dünya bokunda boğulurdu. |
1 Temmuz
ayında, bölgede yapılması planlanan maden projesine karşı
çıkan Peru Cajamarca halkına polis saldırdı, beş gösterici
katledildi. 25 Nisan'da, yasadışı kerestecilik ve
ormansızlaştırmalara karşı mücadele eden Chut Wutty, askeri
polis tarafından vurularak öldürüldü.
3 Devrilme
noktasıyla ilgili, Leo Murray'in harikulade
animasyonunu izleyebilirsiniz.