Bu yazı Greta Christina’nın blogundaki Angry Atheism and Community Building yazısına büyük ölçüde sadık kalarak serbestçe çevrilmiştir.
Ateizm camiasında çoğumuzun konuşup durduğu şu “öfkeli ateistler dostane ateistlere karşı” mevzusu üzerine düşünüp duruyordum. Ve düşündüm de:
Bu ikisi birbirini dışlayan şeyler olmak zorunda değil.
Birkaç hafta önce Ateist Filmleri Festivalindeydim. Ondi Timoner’in çektiği “Join Us” (Katıl bize) isimli belgesel, sömürücü Hristiyan bir tarikatı ve bir ailenin bu tarikattan ayrılmasına yardımcı olan bir destek merkezini konu alıyor.
Filmi izledikçe hırsımdan köpürdüm. Gerçek fiziksel bir hırs. Hızla atan bir kalp, sıkılan yumruklar, dökülen terler..Bu insanların dinleri tarafından maruz bırakıldıkları –hem fiziksel hem duygusal- sömürünün ve tacizin detaylı ve etkileyici hikayesini izledikçe; tarikatı geride bıraktıktan sonra bile kafalarındakileri silerken yaşadıkları acıyı ve zorluğu gördükçe; özellikle de çocuklarda geçmek bilmeyen travma izlerini ve yaşama nasıl küstürüldüklerini izledikçe... Salonu derhal terkedip, dinin neden zehirli bir fikir olduğuna dair düzinelerce öfkeli blog yazısı yazmak istedim. Kahretsin, hemen o an salonu terkedip düzeni sağlayacak bir ordu kurmak istedim.
Diğer bir yandan, bu insanların ihtiyaç duydukları şeyin böylesi bir ordu ya da yıkıcı bir blog yazısı olmadığını farkediyordum. Bu insanların ihtiyaç duydukları şey bir cemiyet. Zihin kontrolüne, körü körüne bağlılığa ve itaat etmediklerinde ciddi fiziksel cezalandırmalara maruz kalmayacakları bir topluluk. Kendilerine eşlik edebilecek, sevinçlerini ve üzüntülerin paylaşabilecek, işler kötü gittiğinde üstesinden gelmelerine yardımcı olacak, gerçekten önemli olduklarını hissettirecek bir camiaydı ihtiyaç duydukları.
Sığınabilecekleri güvenli bir yerdi aradıkları.
Derken belli belirsiz sahip olduğum düşünceler kristalize olmaya başladı. Öfkeli –dinin hem teorisine hem de pratiğine karşı ateşli, hırslı, kudurmuş- bir ateist olup bu öfkeyi bir ateist bowling turnuvası organize etmek için kullanabilirsiniz. Ateist pikniğinizi. Ateist grubunuzu. Ateist akşam yemeği davetinizi. Ateist kan bağışı etkinliğinizi. Ateist kitap klübünüzü.
Bu öfkenizi en iyi ve en uygun, bu şekilde kullanabileceğinizi düşünüyorum.
Çoğumuz şunu söylüyoruz ve söylemeye de devam edeceğiz: İnsanların dine katılma nedenlerinin genellikle teolojiyle ilgisi yok. İnsanların dine katılmalarının nedenleri genellikle bir cemaate sahip olmakla ilgilidir. İnsanlar arkadaş canlısı mı? Hizmetler davetkar mı? Sosyalleşmek için hoş mekanlar ve iyi fırsatlar var mı? Katılmak istediğim aktivitelerde bulunuyorlar mı? İhtiyacım olduğunda yardım öneriyorlar mı? Pasta börek var mı? Çocuk bakımı var mı?
Benzer şekilde, insanların dini terketmesi ve ateizmle kucaklaşması da teolojiyle çok alakalı değil. Kimisi alakalı elbette –dini, nasıl diyelim, doğru olmadığına karar verdiklerinde terkeden pek çok insan da var. Ancak birçok insan için, dini terketme süreçlerinin en önemli parçalarından biri başka ateistlerin varlığını, anlamlı hayatlara sahip iyi insanlardan oluşan başka insanları bulmaları, ateist olarak ortaya çıkacak olurlarsa yalnız olmayacaklarını anlamalarıdır. Birçok insan için böylesi bir ortamın varlığı, dinlerinin saçma olduğu olasılığını düşünmeden önce göz önünde bulundurulması gereken bir nokta teşkil eder.
Bunu kolaylaştırmak –ateizmi insanların bir seçenek olarak değerlendirebileceği kadar görünür hale getirmek ve insanların açılabilecekleri bir ateist topluluk oluşturmak- dine karşı duyduğunuz öfkenin kullanılabileceği en iyi ve en uygun yollardan biri.
Ateist gruplara sık sık yaptığım, “Neden Siz Ateistler bu kadar öfkelisiniz” başlıklı bir konuşmam var. Yazılarımı okuyanların bildiği üzere, bu retorik soruya verdiğim hırslı ve coşkulu yanıt şöyle: Ateistler öfkeli ve öfkeli olmak için geçerli nedenlerimiz var. Üstelik sadece, ya da genellikle, dinin ateistleri nasıl rencide ettiği konusunda da öfkeli değiliz. Öfkeliyiz çünkü dinin inananlara nasıl zarar verdiğini de görüyoruz.
Bu konuşma sonunda aldığım sorulardan biri de “Bu öfkeyle ne yapmalıyız? Şimdi hepimizi gaza getirdin – bundan sonra ne yapmamızı bekliyorsun?”
Bu soruya genellikle şaka yollu cevaplar veriyorum ama ciddi cevabım şu:
Aklınıza ne geliyorsa yapın.
Din konusunda öfkeliyseniz ve gidip bir vaaz sırasında imama neden allaha inandığını sormak istiyorsanız veya kampüsünüzün duvarlarına çöpadamdan Muhammed çizmek istiyorsanız ya da bir kuran kursu çıkışında evrimle ilgili kitaplar dağıtmak istiyorsanız, yapın.
Din konusunda öfkeliyseniz ve bilbordlara ateistlerin iyi insanlar olduğunu ilan eden afişler asmak istiyorsanız ya da mahallenizdeki ateist grubunuzla eğlenceli bir sosyal organizasyon gerçekleştirilmesine yardımcı olmak veya basitçe ailenize ve arkadaşlarınıza ateist olduğunuzu söylemek istiyorsanız..bunu da yapın.
Hepsine ihtiyacımız var.
Ve tüm bunlar dinin çözülmesine katkıda bulunacaktır.
Çıkıp coşkuyla din ve kötülükleri karşıtı konuşmak dinin çözünmesine katkıda bulunacaktır. Dinin hatalı olduğu konusunda insanları ikna etmek katkıda bulunacaktır. Dinin, toplumumuzda ve sosyal sistemimizde sahip olduğu haksız ayrıcalıklı konuma karşı kavga vermek katkıda bulunacaktır.
Ateizmi daha görünür hale getirmek, olumlu bir kamusal imaj oluşturmak ve eğlenceli ve yardımcı bir ateist topluluk yaratmak...bunlar da dinin çözülmesine büyük katkıda bulunacaktır. Bunlar, dinin kendini ebedileştirmek için dayandığı toplumsal rızayı reddetmektir. Bunlar insanların, ateizmin bir seçenek –sadece bir seçenek değil, çok da geçerli, tatmin edici, anlam ve huzurla dolu bir seçenek- olduğunu bilmesini sağlayacaktır. Bunlar insanlara, dinlerini terkettiklerinde, eğer terkederlerse sığınabilecekleri güvenli bir yer sağlayacaktır.
Şimdi, eğer din konusunda öfkeliyseniz ne mi yapmalısınız?
Ne biliyorsanız, nasıl biliyorsanız onu.
Ne tür bir aktivizmi eğlenceli ve ilham verici buluyorsanız onu yapmalısınız. Havaalanına giderken bir ateist t-shirt giyin. Askılı bluzunuzla cuma namazı çıkışına gidin. Ateist arkadaşlarınızla bir kareoke gecesi düzenleyin. Ateizm karşıtı yazılar yazıp duran köşe yazarına mektup döşenin. Kurban bayramında sokağın ortasında brokoli ya da karpuz kurban edin. Okulunuzdaki ateist grup toplantılarına katılın. Yoksa kurun! Ateist bir sanatçının gösterisine veya sergisine gidin. Facebook sayfanızda ateizmle ilgili eğlenceli ilham verici bağlantılar paylaşın. Şeker bayramında kapınıza gelen çocuklara ateizmle ilgili broşür dağıtın (şekerle birlikte tabii :P). Milli eğitim toplantılarına gidip evrimin müfredatta yer alması gerektiğini söyleyin. Bir ateizm konferansına gidin. Bir ateizm konferansı düzenleyin. Bir ateist film festivali organize edin. Evinizde dostlarınızla ateist film gecesi yapın. Hapishanelere ateist kitaplar bağışlayın. Ateist blogları, vakıfları ve oluşumları destekleyin. Yeni bir blog başlatın. Ateist yarışmaya katılın! Arabanıza ateist etiket yapıştırın. İnternette din ile ilgili kavgalara girin. Tanıdığınız birine ateist olduğunuzu söyleyin.
Ne yaptığınızla çok ilgilenmiyorum açıkçası.
Yeter ki bir şey yapın.
Bunu görünce aklıma geldi, söylemeden geçmeyeyim:
ReplyDelete"lieber witend als traurig." (öfkeli olmayı üzgünlüğe tercih ederim.) ulrike meinhof
wütend olacak tabii o, almancayı yeni öğrenmeme verin :)
ReplyDelete