Bu yazı Greta
Christina'nın “So-called
Litmus Test: Skepticism and Social Justice”
başlıklı yazısından serbest olarak çevrilmiştir. Yazıya geçmeden önce elbette Türkiyeli okuyucular için sosyal adalet kavramının buradakinden daha geniş olduğunu (olması gerektiğini) bildiğimizi belirtmek istiyoruz. Fakat şüpheciliğin sosyal bir yönü olabileceğine dair Greta Christina'nın yaptığı vurgunun önemli bir katkı olduğunu düşünüyoruz.
Son
günlerde önümüze çıkıp duran bir argümandan bahsetmek
istiyorum. Bazı şüpheciler, şüpheciliğin (şüpheci
organizasyonların, konferansların, yayınların, toplantıların
vb.) biz şüphecilerin genellikle ilişkilendirildikleri astroloji,
UFO'lar ve Koca Ayak gibi geleneksel konularının dışına çıkması,
şüpheciliği sosyal adalet meselelerine uygulamak üzerine daha çok
zaman harcaması gerektiğini öne sürüyorlar. Uyuşturucu
savaşları, kaçınma-temelli cinsellik eğitimi,
doğum kontrolü üzerine kanunlar, eşcinsellik üzerine ve eşcinsel
evlilik üzerine kanunlar, polis politikaları . . . ve bu tarz
konular gibi.
Buradaki
fikir (ki buna ben de katılıyorum) şu ki; eğer şüpheciliği
sadece genellikle ilgisini çektiğimiz beyaz, orta-sınıf,
orta-yaşlı, üniversiteli adamın dışında daha geniş bir
topluluk için cazip hale getirme meselesinde ciddiysek,
konferanslarımızda sadece daha fazla kadın ya da farklı etnik
kökenden konuşmacı bulundurmaktan fazlasını yapmalıyız. İlgi
alanımızı genellikle beyaz, orta-sınıf, orta-yaşlı,
üniversiteli adamın ilgisini çeken konulardan, kadınları, farklı
etnik kökenden insanları, yoksul insanları, mavi yakalıları,
üniversite diploması olmayanları ilgilendiren konulara
genişletmeliyiz. Eğer bu insanlar şüpheciliğin onları
ilgilendiren mevzulara el attığını görmezlerse, şüpheciliği
benimsemeleri daha az olasıdır ve hatta şüpheciliği onları
alakadar etmeyen bir şey olarak bile görebilirler.
Ayrıca
bu mevzular önemli. İnsanların hayatlarını etkiliyor. Bu
konularda verilen kararlar genellikle ya çok az kanıta ve kritik
düşünceye başvurularak ya da hiç başvurulmaksızın veriliyor.
Sonuç olarak kötü kararlar veriliyor ve bu kararlar insanların
hayatlarını gayet somut ve ciddi bir şekilde mahvediyor.
Bu
fikir hatrı sayılır miktarda tepki topluyor. En yaygın karşı
argümanlardan biri, eğer şüphecilik sosyal adalet sorunlarını
ele alacak olursa, bir politik turnusol kağıdı halini alacaktır
şeklinde. Tüm şüpheciler politik olarak aktif değiller ve
olmaları için ısrar da edemeyiz (diye argüman devam ediyor).
Şüphecilerin ortak paydası sahip oldukları politik görüşleri
değil; şüphecilikleri, kritik düşünceyi ve kanıt sorgulamayı
gerçeğe dair sorulara uygulama felsefeleri. Sosyal adalet konuları
gerçeklere dair sorular değil, öznel değerlere dair sorular;
dolayısıyla şüphecilik bunları ele alamaz ve şüpheciliği
bunları ele almaya zorlamak onu bir misyon temayülüne
dönüştürecektir. Eğer şüpheciler sosyal adalet işleriyle
ilgilenmek istiyorlarsa, buna her türlü hakları var ancak her ne
yapıyorlarsa şüpheciliğin dışında yapmalılar (diye argüman
bitiyor).
Bu
düşünüş biçiminin bir örneği Barbara Drescher'den geliyor:
Eğer,
örneğin, seküler konferanslarda eşcinsel evliliği konuşacak
olsak, neden çokeşliliği de konuşmayalım? Tüm şüpheciler,
sekülerler ve ateistler çokeşliliğin yasallaşması konusunda
benimle hemfikir mi? Peki ya evlilik kurumunu toptan kaldırmaya
yönelik bir çaba konusunda ne düşünürler? Ya hükümetin sağlık
politikası? Ya eğitim? Cevap özelleştirmede mi? “Charter”
okulların durumu ne olacak? Sonuçta eğitim sosyal adalet konusunu
umursayanlar için olmazsa olmaz bir konu. Şüpheciler ve
seküleristler bunun üzerine neden konuşsun ki?
Ben
söyleyeyim: ne çözümler üzerinde uzlaşabiliyoruz ne de bu
alanlarda neyin “haklı” neyin “ahlaklı” olduğu konusunda.
Bunlar değerlerle ilgili mevzular. Şüpheciler kimi sorular
karşısında kanıtlar üzerine tartışabilirler (örneğin hangi
eğitim tekniğinin etkili olabileceği konusunda) ancak şüphecilik
bize çocukların eğitiminin devletin sorumluluğu olup olmaması
gerektiğini söyleyemez. Birtakım gruplar deneysel olarak
desteklenemeyen birtakım değerleri ve çıkarımları aktarırlarsa,
aktardıkları şey ideolojilerdir. Ve sözkonusu şüphecilik,
yaygınlaştırmak istediklerini söyledikleri yöntemlerin ta
kendisini reddeder.
TAM
9 sırasında ben çeşitlilik panelindeyken, D.J. Grothe de aynı
argümanları sıraladı; şüpheciliğin tarihsel olarak sosyal
adaletle ilgili olagelmediğini, şüpheciliğin insanlara bu gibi
sorular hakkında ne gibi çıkarımlar yapmaları gerektiğini
söylememesi gerektiğini belirtti.
Bu
argümanlar üzerine çokça düşündüm ve sanırım sorunun nerede
olduğunu görüyorum.
Şüpheciliğin
sosyal adalet mevzularını ele alması gerektiğini söyleyen
bizler..
“Tüm
şüphecilerin hepsi sosyal adalet konularında mutabık kalmalılar”
demiyoruz.
“Şüphecilik
sosyal adalet konularını ele almalı” diyoruz.
Şüpheciliğin
kapsamını genişletmesi gerektiğine dair pek çok argüman gördüm.
Bazılarını ben kendim öne sürdüm. Ama bir tane bile “Tüm
şüpheciler kaçınma-temelli cinsellik eğitimine karşı olmalı.”
“Tüm şüpheciler uyuşturucu savaşına karşı olmalı.” “Tüm
şüpheciler ‘durdurma ve üstünü arama’
polis politikasına karşı olmalı.” diye bir şey duymadım.
Bizler
“Haydi bu konuları bir inceleyelim” diyoruz. Haydi şüpheci,
kanıta-dayalı, kritik düşünceyi bu konulara da uygulayalım.
Konferanslarımız ve yerel toplantılarımız olduğunda, dergiler
ya da haber bültenleri bastığımızda, radyoya ya da TV'ye
çıktığımızda..haydi uyuşturucu savaşı hakkında konuşalım.
Haydi şırınga paylaşımı konusundan bahsedelim. Okullardaki
cinsellik eğitiminden bahsedelim. Haydi kozmetik şirketleri
tarafından ortaya atılan sahte iddialardan konuşalım. Haydi doğum
kontrol politikalarından konuşalım. Haydi polis politikaları
hakkında konuşalım. Haydi kritik düşünme, dikkatlice kanıt
toplama ve yanlı görüşleri mümkün olduğunca taramak için
bilimsel metodu kullanma, kanıtları önyargı ve varolan
inançlardan üstün tutma gibi şüpheciliğin prensiplerini alalım
ve bu konulara uygulayıp, hangi politikaların gerçekten etkili
olduğuna bakalım. Astroloji ve UFO'lar ve Koca Ayak hakkında
konuşmaya da devam edebiliriz ama aynı zamanda kapsamımızı da
genişletmiş oluruz.
Mesele
şu ki, politik görüşler sadece öznel değerlere dair sorulardan
ibaret değiller. Politik görüşler test edilebilir iddialarda
bulunurlar. En azından genellikle bu böyledir. Uyuşturucu savaşı
meselesinin avukatları sıfır-tolerans politikalarının uyuşturucu
satışını, tüketimini ve bunların neden olduğu zararı
azaltacağı iddiasında bulunur. Kaçınma temelli cinsellik eğitimi
savunucuları, bu yöntemin ergenlerdeki cinsel aktiviteyi azaltacağı
iddiasında bulunur. “Durdurma ve üstünü arama” savunucuları
bu pratiklerin silah kaçakçılığını azaltacağını iddia eder
vs.
Dolayısıyla
bu başlıklar şüpheciliğin kesinlikle el atabileceği konulardır.
Şüpheciliğin yaptığı tam olarak budur. Test edilebilir
iddiaları almak ve onları test etmek. Eğer şüphecilik telepati,
astroloji, şifacılık konularındaki iddiaları
değerlendirebiliyor, bu iddiaların kanıtlarla desteklenip
desteklenmediğini test edebiliyorsa, neden uyuşturucu savaşı,
cinsellik eğitimi ve güvenlik politikaları hakkındaki iddiaları
da değerlendiremesin?
Şüpheciliğin,
sosyal adalet ile ilgili sorulara bulunabileceği katkı çok büyük.
Sosyal
adalet ile ilgili muhabbetler genellikle, kibarca söylemek
gerekirse, pek kanıta dayalı olmuyor. Sıklıkla yerleşmiş
fikirlere ve önyargılara, güçlü duygusal bağlarla bağlı
olunan derin inançlara dayandırılıyorlar. İnsanların ırk,
cinsiyet, uyuşturucu, yoksulluk, cinsellik gibi konulardaki
hissiyatları ve fikirleri sıklıkla çok güçlü, mantığa
dayanmayan, değişime kapalı bir durumdadır. (Özellikle de
sözkonusu sorundaki yanlılık bizim çıkarımızaysa.)
Bu
muhabbetler şüpheciliğe sadece uygun değil. Ona aşırı derecede
muhtaçlar.
Elbette
bu politik tartışmalarda gerçekten daha öznel olan temel değerler
de işin içine girecektir. Örneğin şırınga değiş-tokuşu
sözkonusu olduğunda sıfır-toleransı savunan ve zarar-azaltma
yaklaşımına karşı çıkanlar var. Bu kişiler görüşlerini
doğrudan yasadışı uyuşturucuların kötü olduğu ve diğer
yaklaşım uyuşturucu kullanımından kaynaklanan zararı kayda
değer miktarda azaltacak bile olsa devletin bunların kullanımına
hiçbir şekilde olanak sağlamaması gerektiğine dayandırıyorlar.
Ancak
durum her zaman böyle değil. Sıklıkla politik karşıtlar benzer
değerlere ve amaçlara sahip olsalar da, basitçe bu amaçlara giden
en etkili yolun ne olduğunda anlaşamayabilirler. Ve durum bu
olduğunda şüpheci bir yaklaşım tamamen yerinde bir yaklaşım
olur.
Hatta
ana hedefler ve değerler farklı olsa bile, şüpheci bir yaklaşım
hala çok yerinde olabilir çünkü bir politikayı savunan
insanların gerçek amaç ve değerlerini ortaya çıkarmakta
yardımcı olabilir.
Biliyorum
bu hepiniz için büyük bir şok olacak ama bazen politikacılar
tamamen dürüst olmayabiliyorlar. Bazen politikacılar kamuya açık
etmedikleri gizli ajandalara sahip olabiliyorlar. Bazen,
politikacılar bir amaca ya da değere sahip olduklarını iddia edip
gerçekte başkalarına sahip olabiliyorlar. (Biliyorum. Şok edici
değil mi? Derhal medyayı alarma geçirin!) Örneğin bir politikacı
kaçınma-temelli cinsellik eğitimini destekliyor ve ergen
hamileliklerin oranlarından endişe duydukları için bu duruşu
benimsediklerini iddia ediyorsa ve şüpheciler onları
kaçınm-temelli cinsellik eğitiminin aslında ergen hamileliklerini
arttırdığını kabul etmeye zorlarlarsa, bu onları gerçek
ajandalarını ortaya çıkarmaya da zorlar. (Bu gizli ajanda büyük
ihtimalle dini değerlerin icraya konulmak istemesidir.) Ve bu
kamuoyunun bilmeyi hakettiği ve bilmesinin gerektiği bir şeydir.
Özellikle eğer kamuoyu sahiden ergen hamilelikleri konusunu
umursuyor ve seçtiği yetkililerin durumu ciddiye almalarını
istiyorsa.
Dahası,
bir politik mevzu büyük ölçüde bir öznel değerler meselesi
olduğunda bile şüphecilik, tartışmada ağızdan ağıza dolaşan
olguların doğruluğunda ısrarcı olarak hiçbir misyon kayması
yaşamadan konuya müdahil olabilir.
Kürtaj
buna mükemmel bir örnek. Evet, kürtajın tercih meselesi olduğunu
savunanlarla savunmayanların temel değerlerinde genellikle büyük
farklılıklar sözkonusudur. Ancak kürtaj tartışmalarında
inanılmaz bir bilgi kirliliği bulunur: kürtaj yaptıran kadınlar
hakkında bilgi kirliliği, aile planlaması çalışmaları hakkında
bilgi kirliliği, on iki haftalık embriyonun bilinçliliği
konusunda bilgi kirliliği... ve bu bilgi kirliliğini çürütmek ve
yayılmasını önlemek şüphecilik için tam bir biçilmiş
kaftandır. Kürtaj tartışmalarının iyi ve sağlam kanıtlar
üzerinde yürümesinde ısrarcı olmak ve insanlar gerçekleri
çarpıttığı, sakladığı veya alenen yalan söylediğinde
foyalarını ortaya çıkarmak tamamen şüpheciliğe uygundur.
Bu
bir turnusol testi değil. Bu, tüm şüphecilere şüpheci
denilebilmesi için tercihten-yana olmaları gerektiği anlamına
gelmez. Şüpheci hareket kürtaj tartışmasında herhangi bir
taraftan yana olmak zorunda değil. Sadece doğrudan yana olmak
zorunda.
Aslına
bakarsanız şüphecilik, boğazına kadar politikaya batmış
konularda gayet de insiyatif alıyor. Akla hemen iklim değişikliği,
aşı, devlet okullarında yaratılışçılığın okutulması gibi
örnekler geliyor. Bunlar ateşli politik mevzular ve bu konuları
ele almamamız gerektiğini söyleyen bir şüpheci duyduyğumu hiç
hatırlamıyorum. Uyuşturucu savaşları neden farklı olsun? Aşı,
küresel ısınma ve bilim eğitimi geleneksel olarak şüpheci
hareketi başlatan (beyaz, orta-sınıf, orta-yaşlı, üniversiteli)
insanlar üzerinde doğrudan etkili de diğerleri değil mi? Yoksa
çoğu şüpheci zaten aşı, küresel ısınma ve yaratılışçılık
konusunda hemfikir de, diğer konularda hemfikir değil diye mi?
İnsanlar gerçekten sırf hepimiz onlarda hemfikir değiliz diye
şüpheciliğin diğer politik mevzulara el atmaması gerektiğine
dair bu absürd argümanı mı öne sürüyorlar?
Eğer
aynı konular üzerine tekrar tekrar konuşmayı sürdürecek olursak
benzer insanların dikkatini çekebileceğiz. Eğer samimi olarak
daha çeşitli bir topluluğu şüpheciliğe çekmek istiyorsak,
farklı insanların umursadığı konuları da ele almalıyız.
Herhangi bir konunun bugüne kadar şüphecilik tarafından ele
alınmamış olması alınamayacağı ya da alınmaması gerektiği
anlamına gelmez. Dünyadaki tüm disiplinler arasında şüphecilik,
“bunu her zaman böyle yaptık” diye lafa başlanabilecek en son
düşünce akımıdır.
Bizler
bir turnusol testi istemiyoruz. Bizler tüm şüphecilerin politik
olarak aktif olmasını; tüm şüphecilerin uyuşturucu savaşları,
polis politikaları, doğum kontrol politikaları, eşcinsel evlilik
veya herhangi başka bir sosyal adalet konusunda tek bir duruş
benimsemelerini de talep etmiyoruz. En azından tanrı, ruh, ölümden
sonraki yaşam üzerine mutabık kaldıklarından daha fazla değil.
Bazı bireyler, belirli konularla ilgili belirli duruşlara dair
bireysel argümanlar geliştirebilirler ama bu tüm şüphecilerin
şüpheci sayılabilmeleri için uygun politik adım yürümeleri
gerektiğini söylemekten çok farklıdır. Biz tüm şüphecilerden
bu konular üzerinde mutabık kalmalarını istemiyoruz. Şüphecilerin
bu konular üzerine düşünmelerini, konuşmalarını, dikkatlerini
vermelerini ve umursamalarını istiyoruz.
Ve
eğer bu istek size fazla geliyorsa, eğer sizin şüphecilikten
anladığınız oturup zaten üzerinde anlaştığımız konular
üzerine konuşmaksa tüm diyebileceğim şu ki; "Şüphecilik kelimesini kullanıp duruyorsunuz ama ben şüpheciliğin sizin
zannettiğiniz şey olduğunu düşünmüyorum."*