Saturday, July 21, 2012

Şüphecilik ve sosyal adalet


Bu yazı Greta Christina'nın “So-called Litmus Test: Skepticism and Social Justice” başlıklı yazısından serbest olarak çevrilmiştir. Yazıya geçmeden önce elbette Türkiyeli okuyucular için sosyal adalet kavramının buradakinden daha geniş olduğunu (olması gerektiğini) bildiğimizi belirtmek istiyoruz. Fakat şüpheciliğin sosyal bir yönü olabileceğine dair Greta Christina'nın yaptığı vurgunun önemli bir katkı olduğunu düşünüyoruz.


Son günlerde önümüze çıkıp duran bir argümandan bahsetmek istiyorum. Bazı şüpheciler, şüpheciliğin (şüpheci organizasyonların, konferansların, yayınların, toplantıların vb.) biz şüphecilerin genellikle ilişkilendirildikleri astroloji, UFO'lar ve Koca Ayak gibi geleneksel konularının dışına çıkması, şüpheciliği sosyal adalet meselelerine uygulamak üzerine daha çok zaman harcaması gerektiğini öne sürüyorlar. Uyuşturucu savaşları, kaçınma-temelli cinsellik eğitimi1, doğum kontrolü üzerine kanunlar, eşcinsellik üzerine ve eşcinsel evlilik üzerine kanunlar, polis politikaları . . . ve bu tarz konular gibi.

Buradaki fikir (ki buna ben de katılıyorum) şu ki; eğer şüpheciliği sadece genellikle ilgisini çektiğimiz beyaz, orta-sınıf, orta-yaşlı, üniversiteli adamın dışında daha geniş bir topluluk için cazip hale getirme meselesinde ciddiysek, konferanslarımızda sadece daha fazla kadın ya da farklı etnik kökenden konuşmacı bulundurmaktan fazlasını yapmalıyız. İlgi alanımızı genellikle beyaz, orta-sınıf, orta-yaşlı, üniversiteli adamın ilgisini çeken konulardan, kadınları, farklı etnik kökenden insanları, yoksul insanları, mavi yakalıları, üniversite diploması olmayanları ilgilendiren konulara genişletmeliyiz. Eğer bu insanlar şüpheciliğin onları ilgilendiren mevzulara el attığını görmezlerse, şüpheciliği benimsemeleri daha az olasıdır ve hatta şüpheciliği onları alakadar etmeyen bir şey olarak bile görebilirler.

Ayrıca bu mevzular önemli. İnsanların hayatlarını etkiliyor. Bu konularda verilen kararlar genellikle ya çok az kanıta ve kritik düşünceye başvurularak ya da hiç başvurulmaksızın veriliyor. Sonuç olarak kötü kararlar veriliyor ve bu kararlar insanların hayatlarını gayet somut ve ciddi bir şekilde mahvediyor.



Bu fikir hatrı sayılır miktarda tepki topluyor. En yaygın karşı argümanlardan biri, eğer şüphecilik sosyal adalet sorunlarını ele alacak olursa, bir politik turnusol kağıdı halini alacaktır şeklinde. Tüm şüpheciler politik olarak aktif değiller ve olmaları için ısrar da edemeyiz (diye argüman devam ediyor). Şüphecilerin ortak paydası sahip oldukları politik görüşleri değil; şüphecilikleri, kritik düşünceyi ve kanıt sorgulamayı gerçeğe dair sorulara uygulama felsefeleri. Sosyal adalet konuları gerçeklere dair sorular değil, öznel değerlere dair sorular; dolayısıyla şüphecilik bunları ele alamaz ve şüpheciliği bunları ele almaya zorlamak onu bir misyon temayülüne dönüştürecektir. Eğer şüpheciler sosyal adalet işleriyle ilgilenmek istiyorlarsa, buna her türlü hakları var ancak her ne yapıyorlarsa şüpheciliğin dışında yapmalılar (diye argüman bitiyor).

Bu düşünüş biçiminin bir örneği Barbara Drescher'den geliyor:

Eğer, örneğin, seküler konferanslarda eşcinsel evliliği konuşacak olsak, neden çokeşliliği de konuşmayalım? Tüm şüpheciler, sekülerler ve ateistler çokeşliliğin yasallaşması konusunda benimle hemfikir mi? Peki ya evlilik kurumunu toptan kaldırmaya yönelik bir çaba konusunda ne düşünürler? Ya hükümetin sağlık politikası? Ya eğitim? Cevap özelleştirmede mi? “Charter” okulların durumu ne olacak? Sonuçta eğitim sosyal adalet konusunu umursayanlar için olmazsa olmaz bir konu. Şüpheciler ve seküleristler bunun üzerine neden konuşsun ki?

Ben söyleyeyim: ne çözümler üzerinde uzlaşabiliyoruz ne de bu alanlarda neyin “haklı” neyin “ahlaklı” olduğu konusunda. Bunlar değerlerle ilgili mevzular. Şüpheciler kimi sorular karşısında kanıtlar üzerine tartışabilirler (örneğin hangi eğitim tekniğinin etkili olabileceği konusunda) ancak şüphecilik bize çocukların eğitiminin devletin sorumluluğu olup olmaması gerektiğini söyleyemez. Birtakım gruplar deneysel olarak desteklenemeyen birtakım değerleri ve çıkarımları aktarırlarsa, aktardıkları şey ideolojilerdir. Ve sözkonusu şüphecilik, yaygınlaştırmak istediklerini söyledikleri yöntemlerin ta kendisini reddeder.

TAM 9 sırasında ben çeşitlilik panelindeyken, D.J. Grothe de aynı argümanları sıraladı; şüpheciliğin tarihsel olarak sosyal adaletle ilgili olagelmediğini, şüpheciliğin insanlara bu gibi sorular hakkında ne gibi çıkarımlar yapmaları gerektiğini söylememesi gerektiğini belirtti.

Bu argümanlar üzerine çokça düşündüm ve sanırım sorunun nerede olduğunu görüyorum.

Şüpheciliğin sosyal adalet mevzularını ele alması gerektiğini söyleyen bizler..

“Tüm şüphecilerin hepsi sosyal adalet konularında mutabık kalmalılar” demiyoruz.

“Şüphecilik sosyal adalet konularını ele almalı” diyoruz.

Şüpheciliğin kapsamını genişletmesi gerektiğine dair pek çok argüman gördüm. Bazılarını ben kendim öne sürdüm. Ama bir tane bile “Tüm şüpheciler kaçınma-temelli cinsellik eğitimine karşı olmalı.” “Tüm şüpheciler uyuşturucu savaşına karşı olmalı.” “Tüm şüpheciler ‘durdurma ve üstünü arama’2 polis politikasına karşı olmalı.” diye bir şey duymadım.

Bizler “Haydi bu konuları bir inceleyelim” diyoruz. Haydi şüpheci, kanıta-dayalı, kritik düşünceyi bu konulara da uygulayalım. Konferanslarımız ve yerel toplantılarımız olduğunda, dergiler ya da haber bültenleri bastığımızda, radyoya ya da TV'ye çıktığımızda..haydi uyuşturucu savaşı hakkında konuşalım. Haydi şırınga paylaşımı konusundan bahsedelim. Okullardaki cinsellik eğitiminden bahsedelim. Haydi kozmetik şirketleri tarafından ortaya atılan sahte iddialardan konuşalım. Haydi doğum kontrol politikalarından konuşalım. Haydi polis politikaları hakkında konuşalım. Haydi kritik düşünme, dikkatlice kanıt toplama ve yanlı görüşleri mümkün olduğunca taramak için bilimsel metodu kullanma, kanıtları önyargı ve varolan inançlardan üstün tutma gibi şüpheciliğin prensiplerini alalım ve bu konulara uygulayıp, hangi politikaların gerçekten etkili olduğuna bakalım. Astroloji ve UFO'lar ve Koca Ayak hakkında konuşmaya da devam edebiliriz ama aynı zamanda kapsamımızı da genişletmiş oluruz.

Mesele şu ki, politik görüşler sadece öznel değerlere dair sorulardan ibaret değiller. Politik görüşler test edilebilir iddialarda bulunurlar. En azından genellikle bu böyledir. Uyuşturucu savaşı meselesinin avukatları sıfır-tolerans politikalarının uyuşturucu satışını, tüketimini ve bunların neden olduğu zararı azaltacağı iddiasında bulunur. Kaçınma temelli cinsellik eğitimi savunucuları, bu yöntemin ergenlerdeki cinsel aktiviteyi azaltacağı iddiasında bulunur. “Durdurma ve üstünü arama” savunucuları bu pratiklerin silah kaçakçılığını azaltacağını iddia eder vs.

Dolayısıyla bu başlıklar şüpheciliğin kesinlikle el atabileceği konulardır. Şüpheciliğin yaptığı tam olarak budur. Test edilebilir iddiaları almak ve onları test etmek. Eğer şüphecilik telepati, astroloji, şifacılık konularındaki iddiaları değerlendirebiliyor, bu iddiaların kanıtlarla desteklenip desteklenmediğini test edebiliyorsa, neden uyuşturucu savaşı, cinsellik eğitimi ve güvenlik politikaları hakkındaki iddiaları da değerlendiremesin?

Şüpheciliğin, sosyal adalet ile ilgili sorulara bulunabileceği katkı çok büyük.

Sosyal adalet ile ilgili muhabbetler genellikle, kibarca söylemek gerekirse, pek kanıta dayalı olmuyor. Sıklıkla yerleşmiş fikirlere ve önyargılara, güçlü duygusal bağlarla bağlı olunan derin inançlara dayandırılıyorlar. İnsanların ırk, cinsiyet, uyuşturucu, yoksulluk, cinsellik gibi konulardaki hissiyatları ve fikirleri sıklıkla çok güçlü, mantığa dayanmayan, değişime kapalı bir durumdadır. (Özellikle de sözkonusu sorundaki yanlılık bizim çıkarımızaysa.)

Bu muhabbetler şüpheciliğe sadece uygun değil. Ona aşırı derecede muhtaçlar.

Elbette bu politik tartışmalarda gerçekten daha öznel olan temel değerler de işin içine girecektir. Örneğin şırınga değiş-tokuşu sözkonusu olduğunda sıfır-toleransı savunan ve zarar-azaltma yaklaşımına karşı çıkanlar var. Bu kişiler görüşlerini doğrudan yasadışı uyuşturucuların kötü olduğu ve diğer yaklaşım uyuşturucu kullanımından kaynaklanan zararı kayda değer miktarda azaltacak bile olsa devletin bunların kullanımına hiçbir şekilde olanak sağlamaması gerektiğine dayandırıyorlar.

Ancak durum her zaman böyle değil. Sıklıkla politik karşıtlar benzer değerlere ve amaçlara sahip olsalar da, basitçe bu amaçlara giden en etkili yolun ne olduğunda anlaşamayabilirler. Ve durum bu olduğunda şüpheci bir yaklaşım tamamen yerinde bir yaklaşım olur.
Hatta ana hedefler ve değerler farklı olsa bile, şüpheci bir yaklaşım hala çok yerinde olabilir çünkü bir politikayı savunan insanların gerçek amaç ve değerlerini ortaya çıkarmakta yardımcı olabilir.
Biliyorum bu hepiniz için büyük bir şok olacak ama bazen politikacılar tamamen dürüst olmayabiliyorlar. Bazen politikacılar kamuya açık etmedikleri gizli ajandalara sahip olabiliyorlar. Bazen, politikacılar bir amaca ya da değere sahip olduklarını iddia edip gerçekte başkalarına sahip olabiliyorlar. (Biliyorum. Şok edici değil mi? Derhal medyayı alarma geçirin!) Örneğin bir politikacı kaçınma-temelli cinsellik eğitimini destekliyor ve ergen hamileliklerin oranlarından endişe duydukları için bu duruşu benimsediklerini iddia ediyorsa ve şüpheciler onları kaçınm-temelli cinsellik eğitiminin aslında ergen hamileliklerini arttırdığını kabul etmeye zorlarlarsa, bu onları gerçek ajandalarını ortaya çıkarmaya da zorlar. (Bu gizli ajanda büyük ihtimalle dini değerlerin icraya konulmak istemesidir.) Ve bu kamuoyunun bilmeyi hakettiği ve bilmesinin gerektiği bir şeydir. Özellikle eğer kamuoyu sahiden ergen hamilelikleri konusunu umursuyor ve seçtiği yetkililerin durumu ciddiye almalarını istiyorsa.
Dahası, bir politik mevzu büyük ölçüde bir öznel değerler meselesi olduğunda bile şüphecilik, tartışmada ağızdan ağıza dolaşan olguların doğruluğunda ısrarcı olarak hiçbir misyon kayması yaşamadan konuya müdahil olabilir.

Kürtaj buna mükemmel bir örnek. Evet, kürtajın tercih meselesi olduğunu savunanlarla savunmayanların temel değerlerinde genellikle büyük farklılıklar sözkonusudur. Ancak kürtaj tartışmalarında inanılmaz bir bilgi kirliliği bulunur: kürtaj yaptıran kadınlar hakkında bilgi kirliliği, aile planlaması çalışmaları hakkında bilgi kirliliği, on iki haftalık embriyonun bilinçliliği konusunda bilgi kirliliği... ve bu bilgi kirliliğini çürütmek ve yayılmasını önlemek şüphecilik için tam bir biçilmiş kaftandır. Kürtaj tartışmalarının iyi ve sağlam kanıtlar üzerinde yürümesinde ısrarcı olmak ve insanlar gerçekleri çarpıttığı, sakladığı veya alenen yalan söylediğinde foyalarını ortaya çıkarmak tamamen şüpheciliğe uygundur.
Bu bir turnusol testi değil. Bu, tüm şüphecilere şüpheci denilebilmesi için tercihten-yana olmaları gerektiği anlamına gelmez. Şüpheci hareket kürtaj tartışmasında herhangi bir taraftan yana olmak zorunda değil. Sadece doğrudan yana olmak zorunda.
Aslına bakarsanız şüphecilik, boğazına kadar politikaya batmış konularda gayet de insiyatif alıyor. Akla hemen iklim değişikliği, aşı, devlet okullarında yaratılışçılığın okutulması gibi örnekler geliyor. Bunlar ateşli politik mevzular ve bu konuları ele almamamız gerektiğini söyleyen bir şüpheci duyduyğumu hiç hatırlamıyorum. Uyuşturucu savaşları neden farklı olsun? Aşı, küresel ısınma ve bilim eğitimi geleneksel olarak şüpheci hareketi başlatan (beyaz, orta-sınıf, orta-yaşlı, üniversiteli) insanlar üzerinde doğrudan etkili de diğerleri değil mi? Yoksa çoğu şüpheci zaten aşı, küresel ısınma ve yaratılışçılık konusunda hemfikir de, diğer konularda hemfikir değil diye mi? İnsanlar gerçekten sırf hepimiz onlarda hemfikir değiliz diye şüpheciliğin diğer politik mevzulara el atmaması gerektiğine dair bu absürd argümanı mı öne sürüyorlar?
Eğer aynı konular üzerine tekrar tekrar konuşmayı sürdürecek olursak benzer insanların dikkatini çekebileceğiz. Eğer samimi olarak daha çeşitli bir topluluğu şüpheciliğe çekmek istiyorsak, farklı insanların umursadığı konuları da ele almalıyız. Herhangi bir konunun bugüne kadar şüphecilik tarafından ele alınmamış olması alınamayacağı ya da alınmaması gerektiği anlamına gelmez. Dünyadaki tüm disiplinler arasında şüphecilik, “bunu her zaman böyle yaptık” diye lafa başlanabilecek en son düşünce akımıdır.
Bizler bir turnusol testi istemiyoruz. Bizler tüm şüphecilerin politik olarak aktif olmasını; tüm şüphecilerin uyuşturucu savaşları, polis politikaları, doğum kontrol politikaları, eşcinsel evlilik veya herhangi başka bir sosyal adalet konusunda tek bir duruş benimsemelerini de talep etmiyoruz. En azından tanrı, ruh, ölümden sonraki yaşam üzerine mutabık kaldıklarından daha fazla değil. Bazı bireyler, belirli konularla ilgili belirli duruşlara dair bireysel argümanlar geliştirebilirler ama bu tüm şüphecilerin şüpheci sayılabilmeleri için uygun politik adım yürümeleri gerektiğini söylemekten çok farklıdır. Biz tüm şüphecilerden bu konular üzerinde mutabık kalmalarını istemiyoruz. Şüphecilerin bu konular üzerine düşünmelerini, konuşmalarını, dikkatlerini vermelerini ve umursamalarını istiyoruz.
Ve eğer bu istek size fazla geliyorsa, eğer sizin şüphecilikten anladığınız oturup zaten üzerinde anlaştığımız konular üzerine konuşmaksa tüm diyebileceğim şu ki; "Şüphecilik kelimesini kullanıp duruyorsunuz ama ben şüpheciliğin sizin zannettiğiniz şey olduğunu düşünmüyorum."*


1Cinsellik eğitiminin sadece cinsellikten kaçınma temelli olarak verildiği yöntem. (ing. “abstinence-only sex education”)

No comments:

Post a Comment