Monday, September 23, 2013

Küresel İklim Krizini Takip Et.


(Küresel iklim krizi - güncel gelişmeler 7)



Neden Kimse Küresel Isınmadan Bahsetmiyor?


Küresel iklim değişimi, gündemin en önemli başlıklarından biri olması gerekirken, hakkındaki bilimsel uzlaşmayla hiç de uyuşmacak bir biçimde unutuluyor, unutturuluyor.

Çok tuhaf. Sadece birkaç haber başlığını alt alta yazmak bile insanın öfkeden deliye dönmesine yetmeliyken, iklim haberlerinin hem sıklığı hem de içeriği azalıyor. Atmosferdeki karbondioksit miktarı 400 ppm'i daha yeni aşmışken1, dünyada varolan bitki türlerinin yarısı ve hayvan türlerinin üçte biri 2080 yılına kadar yaşam alanlarının yarı yarıya azalması tehlikesi ile karşı karşıyayken ve insan kaynaklı iklim değişiminin türler üzerindeki baskısının evrimden 10.000 kat daha hızlı olduğu ortaya konmuşken, ne televizyonların ne de holding gazetelerinin Başbakan'ın laflarından başka manşet atmıyor olmalarında bir tuhaflık yok mu sizce de?2 Hele ki Türkiye'nin sera gazları geometrik olarak artmaya devam ederken...



Küresel ısınmayı önemseyen ancak Türkiye'deki gündemin telaşesinden iklim gündemine yetişemeyenler için, iki yıldır düzenli olarak yaptığımız gibi, geçtiğimiz dört ayda (Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz ayları) olup bitenleri özetlemek ve hatırlatmak istedik. Daha temel iklim bilgileri için, Climate Reality Project'in hazırladığı kısa videoları izleyebilirsiniz.

Öncelikle, boş işlerle uğraşmıyoruz: İklimle ilgili makalelerin %97'si kürenin ısındığı ve bunun sebebinin insan faaliyetleri olduğu konusunda anlaşıyor.3 Öyle ki, geçtiğimiz Nisan ayında, NASA Goddard Enstitüsü'nün başındaki James Hansen iklim politikalarına daha fazla zaman ayırabilmek için görevinden istifa etti.

İnsan kaynaklı küresel ısınma hakkında görüş beyan eden iklim makalelerinin %97'si küresel ısınmanın gerçekleştiği ve sebebinin biz olduğumuz konusunda hemfikir.


Kemerlerinizi bağlayın, küresel iklim değişiminin insanı dehşete düşüren dünyasında kısa bir tura başlıyoruz.


İklim Gündeminden, Gözünüze Çarpmamış Olanlar


Antarktika'daki buzullara ne olduğunu tam olarak kestiremiyoruz; bir araştırma rekor hızda erime tespit ederken başka bir araştırma Güney Kutbu'nun soğuyor olabileceğini belirtiyor. Kuzey Kutbu'yla ilgili ise böyle bir belirsizlik yok; bu kış Kuzey Buz Denizi'nin en düşük beşinci buz kütlesi kaydedilirken, bazı uzmanlar Kuzey Kutbu'nda hiç buzun kalmayacağı yazların 2050'den önce gelebileceğini ifade ediyorlar. Bunun müthiş miktarda metanın serbest kalmasına yol açabileceği düşünülüyor. Benzer haberler dağ zirvelerinden geliyor: Everest dağının buzulları her geçen yıl daha hızlı azalıyor, Şili'de And dağlarının buzulları da son otuz yılda yüzde 30-50 oranında azaldı. Üstelik, 2003-2009 yılları arasında eriyen dağ buzullarının deniz seviyesindeki artışa etkisinin kutup buzullarının etkisine eşit olduğu hesaplanıyor. Buzulların erimesi yüzünden Alaska'da ABD'nin ilk iklim ilticası yaşanıyor.

Sandy kasırgasının sel suları  New York'ta Hoboken PATH istasyonunun asansör şaftından içeri doluyor.
Fotoğraf: Reuters/Port Authority Trans-Hudson

Eriyen buzullar sebebiyle (ve ısınan denizler sebebiyle, Amerika'nın kuzeybatısındaki gibi örneğin) ciddi ölçüde bozulan su döngüsüyle fırtına (örneğin büyük yıkıma yol açan Sandy ve Barbara kasırgaları) ve aşırı yağış haberleri geliyor.4 Su döngüsünün bozulması aynı zamanda kuraklığa da yol açıyor. Brezilya'dan Avusturalya'ya kadar birçok yerden aşırı sıcak ve kuraklık haberleri geliyor. Nitekim, Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü de, geçtiğimiz on yılda, eşi benzeri görülmemiş miktarda aşırı iklim olayına tanıklık ettiğimizi vurguluyor.


Dünya son 1400 yılda hiç olmadığı kadar hızlı ısınıyor, hem de bu ısınma – tam iklim modellerinin tahmin ettiği gibi – yüzey sıcaklığını her yerde eşitleyecek şekilde gerçekleşiyor. Ancak dünya, türlerin uyum sağlaması için fazla hızlı ısınıyor. Balıklar yüksek enlemlere doğru ilerlerken Kuzey Buz Denizi hızla asitleniyor.

Tüm bunlar, şu anda yaşadıklarımız. Bizi nelerin beklediğine göz atmadan önce, the International Displacement Monitoring Centre and Norwegian Refugee Council tarafından hazırlanan, 2012 yılında afetler sebebiyle yerinden edilenlerin gösterildiği haritayı incelemenizi öneririz.

2012'de afet sebebiyle yerinden edilmeler.
Pembe: Yeni yerinden olma gerçekleşen ülkeler
Kırmızı: 50 binden fazla kişinin yerinden olduğu ülkeler
Siyah çizgi: Nüfusun %1'inden fazlasının yerinden olduğu ülkeler


Holding Gazetelerini Okursanız Gelecekte Gözünüze Çarpamayacak Olanlar


Küresel ısınmanın beklenen etkileri” deyince hep aklımıza geldiği gibi, hangi türlerin nasıl zarar göreceğinden bahsedebiliriz. En son araştırmaların değindiği üzere, koalaların yaşam alanlarının daraldığından, Güney Avusturalya'da yunus ölümlerinden, kutup ayılarını etkilemeye başlayan patojenlerden, ısınma sebebiyle dişi oranı artan renkli kaplumbağalardan, kör kalan aç çitalardan ve küresel ısınmanın etkisinin yeni fark edildiği onlarca türden bahsedebiliriz.


Ormanlık bitki örtüsüne çarparak bir gözünü kaybeden çita, Namibya.
Fotoğraf: The AfriCat Foundation

Ya da, “börtü böceğin” insanlığın geleceğiyle ilişkisini kuramayanlar için, doğrudan doğruya deniz seviyesindeki artışlar sebebiyle Küba'da binlerce binanın sular altında kalırken Finlandiya sahil şeridinin ciddi ölçüde değişeceğinden, kasırgaların şiddet ve sıklığının artacağından, şarap üretiminin tehlike altına girmekte olduğundan, sıtmanın İngiltere'ye kadar ulaşma ihtimalinin oluştuğundan, New York'ta sıcak hava dalgalarına bağlı ölümlerin %22 artmasının beklendiğinden, Pakistan'da sıcak hava dalgalarının daha da şiddetleneceğinden ve Havai'de hem daha az yağış hem de daha çok hortum yaşanacağı gibi şaşırtıcı araştırmalardan bahsedebiliriz.

Tüm yukarıdakilerin iklim açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz.5 Yine de, bu yazıda özellikle öne çıkarmayı uygun bulduğumuz birkaç husus var:




Vurgulayalım: Küresel iklim krizi kapıda değil, kapıyı zorluyor da değil. Küresel iklim krizini şu anda yaşamaktayız. Bu kriz her geçen gün derinleşiyor ve daha da derinleşmesi bekleniyor. Hükümetler finansal krizi bahane ederek karbon salımı konusunda taahhüt vermekten kaçınırken, araştırmalar çok radikal adımlar atılması gerektiğini gösteriyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) en son raporunu yayınlamaya 27 Eylül'de başlayacak. Bir bilimsel raporun insanları sokaklara döktüğü görülmüş şey değil, ama şu son zamanlarda sokaklarda, parklarda ve meydanlarda, şimdiye kadar hiç görülmemiş birçok şey de olmuyor değil hani.





1 Atmosferdeki karbondioksit seviyesinin 400 ppm'i aşması, 399 ppm'i aşmasından daha önemli değil elbette, ama durumun aciliyetini hatırlamak için iyi bir fırsat olabilir. Guardian'ın hazırladığı interaktif haberi incelemeden geçmeyin.

2 Daha kötüsü de var. Wall Street Journal'da yayınlanan “In Defense of Carbon Dioxide” başlıklı yazıdaki saçmalıklar bir yana, iklim inkarcılarının fonladığı Heartland Enstitüsü Çin'in iklim değişimi konusunda şüpheci olduğu gibi ipe sapa gelmez bir iddia yayınladı.

3 Aman dikkat: Bu konuda Wall Street Journal'da “Science Is About Evidence, Not Consensus” başlıklı bir yorum yayınladı. Bu yorum hakemli bilimsel makalelere referans vermediği gibi, küresel ısınmanın temel birkaç fenomenini de yanlış anlamakta ısrar ediyor.

4 Guardian'dan Homa Khaleeli ve Emine Saner, üst üste gelecek on yağmurlu yazın yol açacağı 40 şeyi listelemişler.

5Bunlara, görece daha az önemli olduğunu düşündüğümüz şu araştırmayı da ekleyelim: Hava akımlarındaki düzensizleşmeyle beraber uçak yolculuklarında türbülansın da artacağı öngörülüyor.


6Kiribati'nin yaşadıklarıyla ilgili fotoğraf galerisine bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

No comments:

Post a Comment