İklim
değişimi denince aklınıza havaların çıldırması geliyor, ama
başka ürkütücü etkileri de var.
Bu
yazı, Alyssa Figueroa'nın 23 Ağustos 2012'de AlterNet'te
yayınlanan “5
Weird – and Terrifying – Consequences of Climate Change You May
Not Know About”
başlıklı makalesinin çevirisidir. AlterNet editörlerinden olan
Alyssa Figueroa,
Ithaca College gazetecilik ve siyaset bilimi bölümlerinden mezun.
İklim
değişiminin berbat etkilerini düşündüğünüzde eminim
gözünüzün önüne kuraklıklar, kasırgalar, tsunamiler ve
depremler geliyor – ki bu mantıklı, iklim değişimi hava
modellerinin hepten çıldırmasına yol açıyor. Ama çıldıran
hava, kürenin ısındığını duyduğumuzda bizim genellikle
düşünmediğimiz başka sonuçlar da doğuruyor. İşte size iklim
değişiminin bu yazki 5 ürkütücü sonucunun bir listesi.
- Artan İntiharlar
Kuraklıklar
yakın zamanda, ekinleri yok etmek ve gıda fiyatlarında sıçramalara
yol açmanın yanı sıra başka bir endişe verici sonuçla daha
ilişkilendiriliyor: intihar. Proceedings
of the National Academy of Sciences
dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmada araştırmacılar,
Avusturalya kırsalında, kuraklıklarla 30-49 yaş arası erkek
intiharları arasında bir bağlantı buldular. New South Wales
eyaleti için 40 yıllık kuraklıkla orada yaşayan erkeklerin
intihar riskindeki %15 artış arasında bir bağlantı olduğu
ortaya çıktı. Bu bağlantının 30 yaş altı erkeklerde de
geçerli olduğu görülürken kadınlarda böyle bir bağlantı
bulunmadı.
Bu
çalışmanın araştırmaları Avusturalya'da yapılmış olsa da,
kuraklıklarla intiharlar arasında önceden de bağlantılar
kurulmuştu – özellikle de her yıl binlerce çiftçinin kendini
öldürdüğü Hindistan'da. Aslına bakılırsa, geçenlerde
yayınlanan bir makalede, Hindistan'da her 12 saatte bir
çiftçinin intihar ettiği belirtiliyor.
ABD'de
1956'tan
beri en büyük kuraklık gerçekleşiyorken bu korelasyondan
kaygılanmak için sebeplerimiz var. Çalışmanın yazarlarının da
dikkatimizi
çektiği gibi “intihar, birbiriyle etkileşen birçok
toplumsal, çevresel ve biyolojik etkenin yol açtığı karmaşık
bir fenomen”. Bunun yanı sıra, bağlılaşım için de pek çok
açıklama var. Yazarlar, kuraklık ekinleri yok ettiğinde
çiftçilerin ve çiftçi topluluklarının çok para kaybettiklerini
yazıyorlar. Ayrıca, hayvanlarının ve ekinlerinin mahvoluşuna
tanıklık eden çiftçilerin zihinsel sıkıntı yaşadıklarını
belirtiyorlar.
Yazarlar
bize, eğer iklim değişimini durdurmak için ciddi olarak
çalışmazsak rahatsızlık verici sonuçlarla karşılaşacağımızı
hatırlatıyorlar. Özetlerini şöyle sonlandırıyorlar:
“Kuraklıkla akıl sağlığı arasındaki ilişkilerin izahatı,
iklim değişimine uyumun kolaylaştırılmasına yardımcı
olacaktır.”
- Batı Nil Virüsü
Giderek
ısınan hava ile binlerce sivrisineği toplayınca ne eder? Devasa
bir Batı Nil virüsü salgını. Kuraklıklar dere sularının
akışını durdurdukça, sivrisinekler durgun suda kusursuz
yavrulama yerleri buluyorlar. Ayrıca sivrisinekler sıcakta daha
hızlı olgunlaşırlar ve yavrularlar. Bu arada sıcak hava, virüsün
kuluçka dönemini de kısaltıyor. Bütün bunlar virüsün hızla
yayılmasına yol açıyor. Dahası, erken başlayan baharlar ve
ılıman kışlar, yavrulama dönemini uzatıyor.
Center
for Disease Control'e göre, Batı Nil virüsü ülke genelinde 1118
kişiye bulaştı ve 41 kişiyi öldürdü. 38 eyalette insan
vakaları gözlemlenirken, insan ve hayvan vakaları 47 eyalette
gözlemlendi. Teksas, özellikle de Dallas bölgesi, 586 kayıtlı
vaka ve 11 ölümle, sert bir darbe aldı.
- Nehirlerin Engellenmesi
Mississippi
nehrinde mal dağıtımı için ihtiyacınız olan bir numaralı şey
ne? Su. Ama bu yaz nehir de kuraklıktan payını aldığından su
seviyesinde rekor düşüşler oldu. Örneğin, Memphis'te su
seviyesi normalin 3,5 metre altına indi. Bunun sonucunda bir tekne
karaya oturduğu için nehrin 20 km'lik bir kısmı kısa bir süre
önce kapatıldı. Nehrin kapatılması yaklaşık 100 botun ve
mavnanın geçişini durdurdu. Nehir yollarındaki tıkanmaların
ekonomi üzerinde yıkıcı etkileri olabilir. 2010'da Mississippi
nehrinden geçen kargoların değeri 40 milyar doların üstündeydi.
ABD
Ordusu Mühendisler Müfrezesi (USACE – the U.S. Army Corps of
Engineers), bolca taraklama çalışması yaparak duruma müdahale
etti ve çöküntüleri kepçe ile çıkarttı. Ancak, çoğunlukla
fark ettiğimiz üzere, çevresel krizimizin üzerine bir yara banda
yapıştırmak nadiren işe yarıyor. Taraklamanın, su
ekosistemlerine hasar vermek ve bölgeye toksin dağıtmak gibi kendi
çevresel etkileri var.
USACE,
nehrin ağır mavnaların geçebileceği kadar derinleşmesini
sağlamak çabasıyla taraklıyor. Nakliyeciler yüklerini
hafifletmek zorunda kaldılar, ki bu yakıt ve emek masraflarını
arttırır ve elbette pek sürdürülebilir değil.
Nehir
sonradan açıldı ama nehir kıyısındaki birçok liman kapandı ve
düşük su seviyelerinin Ekim'e kadar taşımacılığı etkilemesi
bekleniyor.
Taraklama
işleminin yüzbaşılarından Frank Segree “Nehir sistemini
kaybetmek tıpkı eyaletler arası bir otobanı kaybetmek gibi
olur... Ticaret ülkemizin hayati bir parçası. Bu da, ticaretin ana
arterlerinden.” dedi.1
- Nükleer Santrallerin Kapatılması
Nükleer
santraller çoğunlukla reaktörlerinin serinletilmesi için soğuk
suya dayanırlar. Ama sıcak havalar su sıcaklığını arttırdıkça
nükleer santraller buna karşılık vermek durumunda kaldılar.
Connecticut'taki Millstone nükleer santrali, yakın zamanda,
çevresindeki sular neredeyse 25 dereceye, yani reaktörün
dayanabileceği 24 derecenin bir derece üstüne çıktığında
kapatıldı.
Temmuz
ayında İllinois'de, 36,7 dereceden daha soğuk suyla çalışacak
şekilde tasarlanmış reaktörlere sahip bir nükleer santral,
çalışmaya çevresindeki sular 38,9 dereceye ulaşmasına rağmen
devam edebilmek için özel izin istedi. İzin, biraz da nükleer
santral kapatıldığında ekipmanın soğutulması için soğuk suya
ihtiyaç olması sebebiyle verildi.
Santralin
sahibi Craig Nesbit, New York Times'a şöyle konuştu:
“Dünyada en son yapmak isteyeceğiniz şey, güvenlik için bir
tehdit oluşturmuyorken 2600 MW'lik bir nükleer santrali son 30
yılın en büyük sıcak hava dalgası sırasında kapatmaktır.”
Ortabatıda
başka santraller de benzer sorunlarla karşılaştılar.
Su sıcaklıkları kadar reaktörlerin borularının suyu çekmesine
mani olacak derecede düşen su seviyeleri de sorunlara yol açtı.
Nükleer
enerjiden daha sürdürülebilir girişimler yaratmaya
odaklanmalıysak da, daha yeşil enerji projeleri de büyük enerji
talebimizi karşılamakta zorlanıyor.
Örneğin Kaliforniya'nın hidroelektrik santralleri bu yaz kuraklık
sebebiyle eskisi kadar elektrik üretemiyorlar. Belki de
seçilebilecek tek hakiki sürdürülebilir yaklaşım,
kaynak-tüketen yaşam tarzlarımızı değiştirmektir.
Yine
de en kötü senaryo enerjinin azalması değil nükleer santral
erimesi. Connecticut'taki acil durum yetkilileri Millstone nükleer
santralinde iki kurmaca kaza ile baş etmek için tatbikat
bile yaptılar. Reaktörden salınabilecek büyük miktarda
radyoaktiviteye karşı hazırlandılar. Vali genel acil durum ilan
etti; böylece parklar kapandı, okul çocukları tahliye
merkezlerine götürüldü, santralin 8 kilometrelik alanda yaşayan
kişiler tahliye edildi ve tiroidlerden radyoaktif iyodin emilimine
karşı korunmak üzere halka potasyum iodid hapları dağıtıldı.
- Şekerlemeyle Beslenen İnekler
Kuraklık
sebebiyle kilesi 9 dolara yükselen mısırla birlikte, Kentucky'de
United Livestock Commodities'in sahiplerinden Nick Smith, büyükbaş
hayvanlarını beslemek için daha ucuz bir yol bulmak zorunda
kaldığını belirtti. Bulduğu ucuz yol mu? İnsan tüketimine
yönelik kullanımı yasaklanmış şekerlemelerle karıştırılan
bir etanol yanürünü ile bir mineral besini.
Çiftliğin
bir diğer sahibi Joseph Watson, “Hayatta kalabilmek için, başka
besin kaynakları aramamız gerekti.” dedi.
Watson'ın
iddiasına göre inekler iyi gidiyor gibi görünüyorlar. Ama
ineklerin ot yemesi gerektiği için – yani mısır değil, son
kullanma tarihi geçmiş şekerlemeyle etanol karışımı ise hiç
değil – bu tatlı karışım muhtemelen umut vaat etmiyor. Ayrıca,
insan üzerinde de yan etkileri var: ot yemeyen inekler E. coli
geliştirmeye daha yatkın oluyorlar ve bu da yediğimiz birçok
besin türüne bulaşabilir.
Daha
geçen hafta, Kaliforniya'daki bir tarım ürünü tedarikçisi,
E.coli bulaşmış olabileceği kaygısıyla marullarını geri
toplattı. Yani vejetaryenler, temiz tarafta olduğumuzu
sanmayın. İklim değişiminin tüm dünya insanlarını – ve
hayvanlarını – etkileyen bu korkunç sonuçlarından kimse muaf
değil.
1 Yüzbaşının
yaklaşımı bizi bağlamıyor olsa da metnin özgün haline
müdahale etmemeyi tercih ettik. - Editörün notu
No comments:
Post a Comment