Sunday, August 26, 2012

İklim Krizinde Neler Oluyor?


(Küresel iklim krizi - güncel gelişmeler 4)

Yaklaşık bir yıldır, küresel iklim değişimiyle ilgili gelişmeleri ve güncel bilimsel makaleleri takip ediyoruz ve okuyucularımızla paylaşıyoruz. (Bu konudaki geçmiş yazılarımıza Yazı dizileri'nden ulaşabilirsiniz. Ayrıca, konuya hızlı bir giriş için The Guardian'ın hazırlamış olduğu interaktif tabloya göz atabilirsiniz.) Bu metinde de, yüzlerce makale içerisinden en önemli bulduklarımızı özetleyeceğiz.

Dünyada ve Türkiye'de, küresel iklim değişiminin gerektirdiği toplumsal iradenin sağlanamadığını görüyoruz., Dahası ekonomik kriz, terör vb. bahanelerle toplumsal karar alma mekanizmaları hepten toplumdışılaşıyor. Sistemin bekası, iklim krizini derinleştiriyor. Hidroelektrik, nükleer ve termik santraller; yerel ve ulusal muhalefete rağmen inşa ediliyor. Öte yandan Peru'dan Doğu Karadeniz'e, Kamboçya'dan Ege'ye kadar dünyanın dört bir yanında toplumlar yoğun baskılara rağmen ekolojik bir toplumun inşası için mücadele ediyor, hepimize umut aşılıyorlar.1
Biz şimdi parti yapıyoruz, çocuklar! Ama merak etmeyin sarhoş olan siz olacaksınız.  

  1. Tek gerçekçi çözüm

Arkadaşınızı ziyaretten dönüyorsunuz. Muhabbete daldığınız için saat çok geç olmuş, hava kararmış. Ertesi gün erken kalkacağınız için hızlı adımlarla yürüyorsunuz. Sokağın başında anahtarınızı çıkarıyorsunuz, acele işe şeytan karışıyor, anahtarı yere düşürüyorsunuz – tam da çalışmayan sokak lambasının altında. Telaşlanıyorsunuz, çünkü başka anahtarınız yok. Tam aranırken, komşunuzla karşılaşıyorsunuz, o da size yardımcı olmaya çalışıyor. İlk yirmi dakikanın ardından soluklanmak için doğrulduğunuzda, komşunuzun anahtarınızı yolun karşısında aradığını fark ediyorsunuz. Anahtarı bu tarafta düşürdüğünüzü açıklamaya çalışıyorsunuz. Komşunuz oradaki lambanın çalışmadığını, bu yüzden orada anahtar bulmanın imkansız olduğunu söylüyor, sizi de iki ötedeki sokak lambasının altına yönlendiriyor. Aklınız almıyor, anahtarınızı tam olarak burada kaybettiğinizi söylüyorsunuz. Komşunuz sizi hayalperestlikle suçluyor. Hatta bu sırada bulmuş olduğu bozuk para, başka bir anahtar vb. eşyayı göstererek sizi gerçekçi olmaya davet ediyor. Saat gece yarısını geçiyor, komşunuz bir yandan yerde bulduğu öteberiden bahsederken bir yandan sizi suçluyor. Yoksa bu bir kabus mu?
"yeşil  (açgözlü) ekonomiyi reddediyoruz"

Bizlerin ekolojik krizle mücadele ederken tartışmak durumunda olduğumuz nükleerci, teknolojici, yeşil ekonomici vb. taifesi de kabus olabilir mi? Kar hırsıyla düzenlenmiş ve buna göre hareket eden sistemin bize dayattığı gıda, enerji ve yaşam tarzından kurtulmaya mecbur olduğumuzu nasıl anlatabiliriz?

Suni gübrelemenin son 50 yıl içerisinde atmosferdeki azotlu gazların artışında önemli bir etki olduğu gösterildi. Ayrıca bilim insanları karbon salımlarını azaltmak için daha az et yenmesini öneriyorlar. Hatta Nisan ayında yayınlanan bir makale, küresel ısınma konusunda doğrudan ekonomik büyümeyi suçluyor. Birleşmiş Milletler'in Rio+20 olarak anılan Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'nda ise hükümetler, gezegeni çoktan boşlamış olduklarını ilan ettiler. İklim değişiminin yıkıcı sonuçlarından kaçınmak için atmosferdeki karbondioksit miktarını milyonda 350 parçacığa indirmek gerekiyor; Kyoto Protokolü vb. ile azaltılacağı iddia edilen bu oran azalmak bir yana, salımlar artmaya devam ediyor, karbondioksit oranı şu anda dünya genelinde 395'i buluyor (ve Kuzey Kutbu'ndaki ölçümlerde 400'ü dahi aşmış durumda).

Tek gerçekçi çözüm, ısrarla kendini dayatıyor.


  1. Son dört ayın bilançosu
Grönland buz kütlesindeki erime

Ekosistemler alarm veriyor.

İngiltere'den ve ABD'den bilim insanları büyük bir açlık krizinin yolda olduğunu belirtirlerken, gıda fiyatları hızla yükseliyor.

Antarktika'daki en soğuk okyanus katmanı azalıyor, azalmanın son kırk yılda %60 olduğu hesaplanıyor; Grönland'daki dehşet verici erimeden ise Türkiye medyasında bile bahsedildi. Dahası, hem Kuzey Kutbu ikliminin hem de Antarktika buz örtüsünün, sanılandan daha hassas oldukları tespit ediliyor. Tüm bunların sonucunda dünya okyanus sıcaklarında artış gözlemleniyor.

Dünyanın her yerinde yağış rekorları kırılıyor. Örneğin ABD'de (Washington ve Oregon), İngiltere'de, İsveç'te, Ukrayna'da, Japonya'da, Çin'de ve Bangladeş'te.2 Türkiye'de de durum farklı değil. (örneğin Aydın, Muğla ve Marmara bölgesinde)
Okyanus sıcaklıklarındaki artışlar

Yağışlarla beraber sıcaklık rekorları da birbirini izliyor. Almanya ve İtalya'da, Bulgaristan'da, Fransa'da ve ABD'nin 15 bin yerinde sıcaklık rekorları kırıldı. ABD'de Haziran ayında kuraklık rekoru da kırıldı. Türkiye tabii ki bu süreçten muaf değil. (örneğin Niğde, Artvin, Urfa ve Ankara'da)
Küresel sıcaklıklar da şiddetle alarm veriyor: Mayıs kayıt altındaki en sıcak ikinci ay olurken, Haziran'da da dördüncü en sıcak ay ölçüldü.

İklim değiştikçe, aşırı hava olayları aşırı olmaktan çıkıyorlar. Hem sel baskınları hem de kuraklık artıyor. Üstelik şu anda sanayileşme-öncesi dönemin seragazı salımlarının etkileri sürüyor.

Ekolojik kriz, ekonomik krize ne kadar da benziyor: Science'ta yayınlananan bir makaleye göre, kurak alanlar kuraklaşırken nemli alanlar daha da nemleniyor! (Tanıdık geliyor mu?)


  1. Önümüzde neler var?

Örnek olsun diye listeliyoruz: Geçtiğimiz dört ay içerisinde, küresel ısınmanın ve iklim değişiminin tundralara, bitkilerin gelişimine, okyanus sıcaklıklarına, Avrupa dağlarının bitki örtüsüne, Güney Asya yaz musonuna, parazitlere, kelebeklere, deniz seviyelerine, ormanlara ve göllere etkilerini inceleyen bilimsel makaleler yayınlandı. Her bir makale, durumun önceki verilere kıyasla daha kötü olduğunu ilan ediyor.

En büyük kitlesel yok oluştan belini doğrultmak, gezegenin 10 milyon yılını aldı. Üstelik bugünün iklimi, karbondioksit artışına, geçen 12 milyon yıla kıyasla çok daha hassas.

Bilim insanları, Nature dergisinde yayınlanan bir ortak makalede dünyayı burnumuzun dibindeki devrilme noktasına karşı uyarıyorlar.3

Şimdi insanla doğa arasındaki toplumsal çelişkiyi çözmenin, kapitalist sistemin yerine adil ekolojik yaşamı koymanın zamanıdır. Ekolojik krize karşı kavgamız (temel fizik-kimya bilgilerimiz gereği) son kavgamızdır artık.
- Bu türler kar getirmiyor, bu yüzden onları dünyadan atıyoruz.
- Eee, her şey parayla mı ölçülüyor?
- Tabii canım, mesela biz bokböcekleri olmasa dünya bokunda boğulurdu.



1 Temmuz ayında, bölgede yapılması planlanan maden projesine karşı çıkan Peru Cajamarca halkına polis saldırdı, beş gösterici katledildi. 25 Nisan'da, yasadışı kerestecilik ve ormansızlaştırmalara karşı mücadele eden Chut Wutty, askeri polis tarafından vurularak öldürüldü.
2  Sel baskınları Japonya'da 50 bin kişiyi yerinden etti, 10 kişiyi öldürdü. Çin'de aşırı yağışlar 37 kişinin ölümüne yol açtı. Bangladeş'te ise 70 kişi ölürken 200 bin kişi mahsur kaldı. The Guardian'da yayınlanan Bangladeş fotoğrafları için tıklayın.
3  Devrilme noktasıyla ilgili, Leo Murray'in harikulade animasyonunu izleyebilirsiniz.

1 comment:

  1. Haberler kötü... Bu güzel derleme için teşekkürler.

    ReplyDelete