Tuesday, March 19, 2013

Hugo Chavez, Yenik Düşmedi


Bu makale, rabble.ca'da 5 Mart 2012 tarihinde Derrick O'Keefe imzasıyla yayınlanan Hugo Chavez, Undefeated makalesinin çevirisidir.
Hugo Rafael Chávez Frías (Temmuz 28, 1954 – Mart 5, 2013)

Hugo Chavez öldü — yenik düşmedi.
Evet, yenik düşmedi. Chavez yandaş medyanın ve statüko şakşakçılarının defalarca kez onu diktatör olarak nitelendirmesine rağmen, defalarca kez ezici çoğunlukla seçimleri kazandı.
Bu iftiralar ne kadar uydurukça ve aptalca tekrar edildiyse de, halk gerçeği biliyor. Venezuela seçimlerini şimdiye kadar kendi örgütünün izlediği en adil ve şeffaf seçimler arasına alarak sertifikalandıran Jimmy Carter’dan daha az değil hem de. Chavez’in başarı ile çıktığı seçimlerin katılım oranları genellikle ABD’de gerçekleştirilen seçimlerden çok daha yüksekti.
Hugo Chavez’in ölümüne alkış tutan ve dalga geçenler aslında Chavez’i defalarca kez ve en yakın zamanda da 2012 Ekim ayında kararlı bir çoğunlukla seçen Venezuela halkıyla ve demokrasi ile dalga geçiyorlar.
Ancak bugün bu durumu, sağcıların Chavez’in hastalığını izlediği ve önümüzdeki günlerde Chavez’in zamansız aramızdan ayrılışıyla hızını artıracak iğrenç bir ölü sevicilik karnavalına dönüştürmemeliyiz. Bu dehşetli kutlama sadece acizlik madalyonunun diğer yüzü: Chavez’in kanserden ölümü nedeniyle bayram yapıyorlar çünkü hayattayken onu yenmeyi başaramadılar ve onun hükümetini demokratik (ya da diğer) yollarla deviremediler.
Ayrıca, bu yas dansının arkasında sadece bir kıtanın sola kaymasında ve kârın ve gücün ABD’den uzaklaşmasında sembolikleşen bir adama duyulan nefret yok; bu aynı zamanda insan hayatına ve bütün bir sistem içine inşa edilmiş demokrasiye karşı duyulan sığ ilgisizliği de ortaya çıkarıyor. Bir arkadaşın da işaret ettiği gibi, ölüm haberinin ilan edildiği dakikalarda, CNN bunun pazarlar üzerindeki ve ABD’nin bölgedeki kurumsal kârına etkisini tartışıyordu.
Bugün ben Venezuela halkının çoğunluğunu kutlamayı seçiyorum - özellikle de yoksul ve marjinal olanlarını. Chavez’i Chavez yapan halktır, diğer türlüsü değil. Ve her şeyden sonra, Chavez’in hayatını devlet başkanı olarak tamamlamasını sağlayan Venezuela’nın mütevazı insanlarıdır.
Chavez çok daha önce de ölümün kıyısına geldi - doğal olmayan nedenlerle. Onu canlı ve demokratik olarak seçilmiş hükümetini iktidarda tutan Halkın Gücü oldu. Elbette Venezuela’nın aşırı sağcı medyası tarafından yardım edilen ve kışkırtılan, Bush yönetimi tarafından anında onay alan 2002 Nisan darbesinden bahsediyorum.
Venezuela’nın geleneksel elitlerinin - “Washington Konsensusu” altında yıllarca hüküm süren, 1989’da Karakas’ta neoliberalizme karşı çıkan Caracazo ayaklanmalarını kanla bastıran Güney Amerika petrol devletlerinin oligarklarının - ve onların ABD hükümetindeki ve dünyanın kurumsal yönetim odalarındaki müttefiklerinin - asla Chavez’in 2002 Nisanı sonrasındaki günlerde hayatını devam ettirmesi gibi bir niyetleri olmadığını hatırlamak gerek.
Eğer insanlar 11 yıl önce Chavez’i geri getirmek için harekete geçmeselerdi, Latin Amerika bugünkünden daha kötü bir yer olacaktı. ‘Pembe dalga’ yayılma şansı bulamadan büyük oranda engellenecekti; Bolivya ve Ekvador’da başlayan dönüşümler kapıdan dışarı çıkamayacaktı. Kim bilir belki de FTAA (Kıtasal Ticaret Anlaşması)[1] yenilmeyecek ve uygulamaya konulacaktı. Bunlara karşın, 2001 yılına geri gittiğimizde, Quebec şehrinde on binlerce insan FTAA’nın ilk ayaklarına karşı yürüdüğünde Başkan Chavez anlaşma görüşmelerinin içinden anlaşmaya karşı çıkan tek hükümet başkanı olarak neredeyse yalnızdı.
Chavez hükümetinin tüm eksikleri ve gerçek çelişkileri bir yana, Venezuela’nın yoksulları ve bütün Latin Amerika bugün hem reel hem de somut anlamda daha iyi durumda, çünkü onu insanlar iktidarda tuttu.
O yüzden bırakın yandaş medya Chavez için alaycı bir dille ‘Çok şükür’ desin. Onları boş verin ve 2002 yılında darbeyi yenen Halkın Gücü’nün ilham verici hikâyesini güçlü bir İrlanda belgeselinde anlatıldığı haliyle seyredin (tekrar seyredin): Devrim Televizyondan Yayınlanmayacak(The Revolution Will Not Be Televised.) Başlık Gil Scott-Heron’a bir şapka çıkarma ve sağ kanat, özel, büyük medyanın olayları manipüle etme ve yönetmede ve başarısız rejim değişikliği teşebbüsünün resmini çizmedeki anahtar rolüne bir gönderme. (Venezuela hakkında başka bir önemli bilgi kaynağı da bu web sitesi: Venezuelanalysis.com)
Dünyanın zengin ve güçlülerinin Chavez’den nefret etmelerinin sebebi onun diktatör olması değildi. Duyarlı olanları, derinlerde bir yerde, böyle bir şey olmadığını biliyorlardı. 
Ondan nefret ettiler çünkü sermaye diktatörlüğüne karşı tehlikenin sembolüydü, sosyal hareketler ve politik güçlerinin farkında olan milyonlarca bilinçli insandan oluşan bir kıtanın sembolik başkanıydı.



[1]FTAA (Free Trade Area of the Americas- Amerika kıtaları Serbest Ticaret Bölgesi). 800 milyon nüfusu kapsayan FTAA ortalama 14 trilyon dolar($) yıllık hâsılat öngörüsüyle dünyanın en büyük serbest ticaret bloğunu oluşturmayı amaçlıyordu. Küba hariç kıtanın tamamını serbest ticarete açacak bu büyük Washington projesi ile Güney Amerika ülkeleri ve ABD arasındaki işbirliğinde yeni bir döneme geçileceği düşünülüyordu. Bill Clinton'ın, 1994'te Miami'de yapılan ilk zirvede "Alaska'dan Tierra del Fuego'ya serbest ticaret" sloganıyla sunduğu FTAA’nın amacı “ticareti serbestleştirmek, yatırımları çoğaltmak, rekabeti arttırmak, serbest ticaretin, sermaye ve işadamı dolaşımının önündeki engelleri kaldırmak” olarak tanımlanmıştı. (http://www.bilgesam.com/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1629:amerika-serbest-ticaret-boelgesi&catid=172:analizler-latinamerika)



No comments:

Post a Comment