Bir
önceki yazı için: Karar
alma süreçlerinde katılımcılık ve oydaşma: Kolaylaştırıcı
Giriş
Bir
toplantıda katılımcılığa ve oydaşmaya1
ne kadar önem verdiğimiz, grubumuzun doğasına ve grup üyelerinin
gruptan beklentilerine bağlıdır. Köyümüzdeki dereyi
kurutacağına inandığımız bir HES projesiyle ilgili
bilgilendirme toplantısında, hele ki şirket temsilcileri de
katılıyorlarsa, kimsenin oydaşma kaygısı yoktur. Bir derneğin
muhasebecisinin yıllık hesapları özetlediği bir toplantıda,
herkesin görüş bildirmesi gibi detaylarla uğraşmaktansa, hızlıca
bütçe hakkında bilgi edinmeye çalışırız. Öte yandan, örneğin
trans bireylere yönelik şiddete karşı kurulan bir dayanışma
platformunda, katılımcıları dinlemeye ve birlikte karar almaya
daha istekli oluruz. Nihayetinde, belirli bir toplumsal soruna
yönelik, bir manifesto tabanında bir araya geldiğimiz kişilerle
faaliyet yürütürken, katılımcılık ve oydaşmayla karar almanın
bizzat grubun kendisine faydaları olacağını düşünürüz.
Demek
ki, katılımcılık ve oydaşma açısından verimli toplantılardan
bahsettiğimizde, grubun takım ruhuna ve yoldaşlaşmaya
mesafesinin belirleyici önemi var. Eğer toplantılara katılıyor
veya hatta toplantılar organize ediyorsanız, ayrıca hoşgeldiniz.
Bu yazıda, toplantılarımızda katılımı arttıracak ve bizi
oydaşmaya götürecek yöntemlerin bir kısmına değineceğiz.2
Katıldığınız toplantılarda bunların ne kadarının
denenebileceği, grubunuzun doğasına ve önceliklerine bağlı
olacaktır. Önerilerimizin, birarada bir şeyler üretmek isteyen
kişilerin katıldığı toplantılarda görece daha geçerli
olacağını akılda tutalım.
Bir
toplantının verimli geçmesi için neler yapabiliriz?
- Beklentiler ve hedefler
Bir
toplantı için en etkili intihar yöntemi, hiçbir hazırlık
yapmadan toplantıya başlamaktır. Hazırlıksız bir toplantı,
dur-otur “usüle dair” uyarı ve önerilerle bölünen ve
katılımcıların kendi akıllarına geleni söylemekten başka
hiçbir çabalarının olmadığı bir oturuma dönüşebilir.
Bunları önlemek için, toplantı programını beklentilerimizle,
hedeflerimizi de toplantı programıyla eşgüdümlü olarak
oluşturmalıyız. Demek ki, nasıl toplantının lojistik
meseleleriyle uğraşan bir çalışma grubu kuruyorsak, toplantının
içeriğini oluşturmak için de ayrı bir hazırlık ekibi
kurarak başlayabiliriz. Bu hazırlık ekibi,
- toplantının organize edilmesinden önce, katılımcıların toplantıdan neler beklediklerini öğrenmeye çalışabilir. Bu yüz yüze görüşmelerle veya internet aracılığıyla yapılabileceği gibi, kısa bir anket çalışmasıyla da güçlendirilebilir.
LGBT
bireylere dönük ayrımcılıkla mücadele edecek/eden bir grupta
olduğumuzu ve bir toplantı organize ettiğimizi varsayalım. (Metin
boyunca bu örnek üzerinden devam edeceğiz.) Bu toplantıdan ne
bekliyoruz? Kişisel deneyimler dinleyip birbirimizi tanımayı mı?
Bir deklarasyon yayınlamayı mı? Bir kampanya örgütlemeyi mi? vb.
Yanlış anlaşılmasın, bu hedeflerin her biriyle çok güzel
toplantılar düzenlenebilir. Ancak, farklı beklentilerle gelen
kişiler olursa, herkesin mutsuz olacağını öngörmek mucizevi bir
kehanet değil. Diyelim ki, aramızda, hem homofobik değer
yargılarını sorgulamaya yeni başlayan sempatizanlar, hem de
öfkeli LGBT aktivistleri var. Eğer tüm toplantımızı deneyim
paylaşımlarına ayırırsak, aktivistler sabırsızlanacaklar; eğer
doğrudan kampanya konuşmaya başlarsak sempatizanları
yabancılaştırmış olacağız. Bu yüzden, hazırlık ekibi,
sadece beklentileri derlemekle kalmayıp
- tüm katılımcıları grubun beklentilerinden haberdar edebilir.
Böylece,
her birimiz, toplantıya bilinçli olarak geleceğimizden, birçok
hayal kırıklığını da önleyebiliriz.
- Beklentiler ışığında bir program önermek, bir sonraki adım olabilir.
Beklentiler
çoğunlukla soyut şeylerdir, birçoğumuz da böyle öznel
değerleri düzgünce dile getirmekte zorlanırız. Ama, örneği
sürdürürsek, “Ben dinlemeyi ve LGBT bireyleri anlamayı
bekliyorum.” demişsek ve hazırlık ekibi “Aramızda LGBT
bireyleri tanımak isteyenler var. O yüzden ilk oturumda X
derneğinin sunum yapmasını düşündük.” derse, örneğin “Ben
aslında bir saatlik sunumdansa 3-5 LGBT bireyin kişisel öykülerini
dinlemeyi tercih ederdim, hem bunun için yarım saat ayırsak beni
tatmin ederdi.” demeyi becerebiliriz. Dolayısıyla,
- önerilen programa yapılan yorumlara göre programı revize etmek isteyebiliriz.
Bu
sayede katılımcılar olarak bu toplantıda şahsen ne
hedefleyebileceğimizi de görmüş oluruz. (Örneğin, toplantıdaki
tek aktivist olduğumuzu görürsek, kampanya hedefimizi
erteleyebilir ve toplantıdan azami verim almaya odaklanabiliriz.)
- Kolaylaştırıcı
Bir
toplantı için ikinci en etkili intihar yöntemi, katılımcılığın
ve oydaşmanın, hatta herhangi bir sonucun, kendiliğinden
oluşuvermesini ummaktır. Kolaylaştırıcı konusunu Karar
alma süreçlerinde katılımcılık ve oydaşma: Kolaylaştırıcı
yazısında bir miktar işledik;
burada, toplantı verimliliği açısından birkaç noktaya
değinmekle yetineceğiz.
Bazı toplantılarda, toplantının
doğası gereği, organizasyon sürecine dahil olmamış veya hatta
konuya görece yabancı katılımcılar olabilir. Bu durumda,
kolaylaştırıcı,
- Katılımcıların bir kısmının hazırlıksız başladığı böyle toplantıların bazılarında ise, katılımcıların beklentileri çok önemli olabilir. Bu durumda ilk oturumu beklentileri dinlemeye ayırmak ve ilerleyen oturumları buna göre revize etmeye açık olmak işe yarayabilir. (Örneğin, toplantımızı duyan birçok aktivist gelmişse ve grup dinamiklerimiz onları içermemize izin veriyorsa, son oturumda kampanya imkanlarını konuşmayı tercih edebiliriz.)
- Küçük grup çalışmaları
Bir
toplantıda katılımcılık ve oydaşma çabasının gerçekçi
olmadığını düşünen birçoğumuz, bunu söylerken kalabalık
grupları aklımıza getiririz. Oysa kimse yüz kişinin (işin aslı,
40'tan fazla insanın) bir salonda toplaşıp, hem herkesin görüşünü
dinleyerek hem de herkesin içine sinen kararlar alarak
çalışabileceğini iddia etmiyor elbette. Bu ve bir sonraki kısımda
( 4) Aktif katılım el işaretleri), geniş grupların verimli bir
biçimde katılımı nasıl arttırabileceğine ve nasıl
oydaşabileceğine değineceğiz.
Çok
önemli bir uyarıyla başlayalım: Geniş
gruplar, çoğunlukla, karar üretmezler,
üretilmiş kararları alırlar.
Küçük grup çalışmaları, işi
veya tartışmayı parçalara bölmeye yarayabilir. İş derken,
örneğin, bir kampanyanın sloganını, görsel materyalini, basın
açıklamasını hazırlayacak küçük grupları kast ediyoruz.
Tartışma içinse, grupları farklı konulara göre (örneğin
“homofobik bireylere karşı tutumumuz ne olmalı” ve “hangi
diğer LGBT oluşumlarıyla birlikte çalışabiliriz” vb)
ayırabileceğimiz gibi, kapsamlı ve hassas bir konuyu (örneğin
“temel ilkelerimiz neler olmalı” gibi) küçük grupların her
birine ayrı ayrı tartıştırabiliriz.
Bu yöntem, kabaca şu şekilde
çalışıyor:
- Grup tematik olarak ya da iş bazında 5-10 kişilik küçük gruplara ayrılır;
- 30-40 dakikalık çalışmanın ardından geniş grup toplanır, her küçük grup 5 dakikalık özetlerle tartışmalarını ve/veya önerileriyle vardıkları sonuçları sunar;
- oydaşılan öneriler karara bağlandıktan sonra tekrar küçük gruplara ayrılınır. Böylece, eğer birçok husus konuşuluyorsa, katılımcıların başka tartışmalara da katılmalarına imkan tanınmış olur. (Karara bağlanan konulardaki küçük gruplar sonlandırılabilir.)
- 30-40 dakikalık bir çalışmanın daha ardından tekrar özetler dinlenir ve kararlar alınır.
Burada
bir parantez açıyoruz. Bazı konular öyle çetrefillidir ki,
birkaç saatlik toplantılarda bunlarla ilgili karar almak zaten
mümkün değildir. Böyle konular, sakin kafayla düşünülmek,
belki araştırma yapmak vb. isterler. Küçük grup çalışmalarındaki
fikir alışverişleri bu sürecin bir parçası
olabilir, ama sürecin tamamı
olamayabilir. Bu konuya, Yapılandırılmış Tartışma metninde
döneceğiz. Parantezi kapatıyoruz.
60 kişilik bir gruptaki herkes 5
dakika konuşsa 5 saat geçer. Ama aynı 60 kişiyi 6 kişilik 10
küçük gruba bölersek 1 saat içinde her biri 10'ar dakika
konuşabilir. Ama bu basit aritmetik kadar önemli şu noktaları da
gözden kaçırmayalım:
- Görece sessiz olan ve grup içinde konuşmaktan çekinenler, küçük gruplarda daha rahat katkı koyabilirler.
- Zaman darlığı sebebiyle söz alamayan kişilerin çok yaratıcı fikirleri olabilir. Küçük grup çalışması bu fikirleri yakalayabilir.
- Bazı işler için (bir pankart hazırlamak, internet sayfasının tasarımına karar vermek vb.) birkaç kişi yeterlidir. Nihai karar herkesin içine sinmeliyse de, tartışmayı herkesin yapmasına gerek olmayabilir.
- Bazı anlaşmazlıklar yanlış anlaşmalardan kaynaklanırlar. Ancak bu yanlış anlaşmayı tespit etmek zaman alabilir. Küçük grup çalışmaları, hem bu anlaşmazlıkları çözerken hem de diğer katılımcıların süreci devam ettirmelerini sağlayabilir.
- Aktif katılım el işaretleri
Büyük gruplar bazı konuları
topluca tartışmayı daha uygun bulabilirler. Örneğin, zaten bazı
kişilerin herkesin içine sinecek öneriler varsa, bunları karara
bağlamak için küçük grup çalışmasıyla saatler kaybetmeye
gerek olmayabilir. Bazen de, önceden birkaç katılımcının
görüşlerini dinlemek tartışmaya bir çerçeve çizebilir ve
küçük grup çalışmalarının verimini arttırabilir. Hatta kimi
toplantılarda küçük grup çalışmasını gerektirecek bir görüş
ayrılığının varlığını fark etmek için bile önce büyük
grupta tartışmak gerekebilir.
Diyelim
tüm bunlar olmasın. Varsayalım ki her şey güllük gülistanlık
olsun. Üçüncü kısımda, “Geniş gruplar, çoğunlukla, karar
üretmezler, üretilmiş
kararları alırlar.”
demiştik. Yani, nihayetinde bir somut önerinin yapılması ve büyük
grubunun bunu onaylaması gerekecek. Herkese tek tek “İçine sindi
mi?” diye soramayacağımıza göre, nasıl katılımı teşvik
edebilir ve oydaşmaya önayak olabiliriz?
Onlarca
yıllık aktivizm ve doğrudan demokrasi siyaseti deneyimi, bize
aşağıdaki el işaretlerini kazandırdı. (Görseller Seeds
for Change sayfasından, Zhaba
facilitators collective'in Shared
Path Shared Goal
elkitabından ve İşgal Et! hareketinin el işaretleriyle ilgili
wikipedia
maddesinden alınmıştır.)
“Katılıyorum.”
ya da “Bence de.”
Parmaklarınız yukarı bakacak
şekilde elinizi sallayarak aynı fikirde olduğunuzu belirtin. Bu,
grubun ne düşündüğüyle ilgili genel bir kanı almak için çok
faydalıdır. Ayrıca “Ben sadece ..'le aynı kanıda olduğumu
söylemek istiyorum. ...” vb demek için söz almaya gerek
kalmayacağından zaman kazandırır.
“Katılmıyorum.”
Parmaklarınız aşağı bakacak
şekilde elinizi sallayarak, aynı fikirde olmadığınızı
belirtin.
Veto
ya da Bloke etme
Yumruğunuzu kaldırarak veya
kollarınızı çapraz yaparak, söylenenlere büyük bir itirazınız
olduğunu veya yapılan öneriyi kesinlikle reddettiğinizi belirtin.
Teknik
husus
Ellerinizle bir T işareti yaparak
oturumun işleyişiyle ilgili bir açıklama yapın.
“Kafam
karıştı.”
Parmaklarınızı yüzünüzün önünde
oynatarak konuşmacıya ya da kolaylaştırıcıya tartışmanın
içeriğini anlayamadığınızı söyleyin.
Netleştirme.
Elinizle bir C işareti yaparak
konuşmacıdan veya kolaylaştırıcıdan söylediklerini biraz daha
açmasını, daha kapsamlı bir açıklama yapmasını rica edin.
“Hızlanalım.”
ya da “Konuya dönelim.”
İki elinizi birbiri etrafında
çevirerek konuşmacıya söylediklerini tekrar etmekte olduğunu,
lafı toparlamasını belirtin. Bu işaret doğrudan konuşmacıyı
uyarmak için yapılabileceği gibi, bunu gören kolaylaştırıcı
da konuşmacıyı uyarmayı seçebilir.
Doğrudan
ilgili yorum
Parmağınızla konuşmacıyı işaret
ederek konuyla doğrudan alakalı çok kısa bir ilave yapmak
istediğinizi belirtin. Genellikle söz sırasını 30 saniye için
ihlal etme izni isterken kullanılır. Bu kişiye söz verip
vermemek, kolaylaştırıcının inisiyatifindedir.
“Daha
yüksek sesle konuş.”
Ellerinizi yukarı doğru sallayarak
konuşmacıyı duyamadığınızı belirtin. Büyük gruplarda çok
işe yarar.
Dil
Baş ve işaret parmaklanızla bir L
işareti yaparak konuşulanların kendi dilinize çevrilmesini ya da
konuşmacının daha basit bir dil kullanmasını talep edin.
Öneri
Ellerinizle bir P işareti yaparak,
konuşulan konuyla ilgili somut bir öneriniz olduğunu belirtin.
Bu liste, grubun yapısına göre
uzatılabilir ya da kısaltılabilir. Kullanılabilecek el
işaretlerini oturum öncesinde kolaylaştırıcı hızlıca
hatırlatabilir.
Bu işaretleri kullanarak, örneğin,
- bir önerinin herkesin içine sindiğini fark edebilir ve onu karara dönüştürebiliriz;
- grup içinde ciddi görüş ayrılıkları varsa bunları hızlıca tespit edebiliriz;
- bir öneri sunarken, tam içine sinmeyenler olduğunu fark edip (“Katılmıyorum.” işareti) öneririmizin formülasyonunu değiştirebiliriz.
- Eğer bu yazı dizisinde tartıştığımız konuları hiç beğenmiyorsanız, kürsüden 3-5 kişinin konuştuğu ve diğerlerinin sadece oylamaya katıldıkları toplantılar düzenlemeyi planlıyorsanız, bu el işaretleri yine de işinize yarayabilirler ve grubunuzu görüş ayrılıklarının olduğu önerileri (reddedilmek üzere) boşu boşuna oylamaktan kurtarabilirler.
Burada tüm olanakları göstermek
amacıyla 11 işareti tanıttık. Gerçek dünyada ise hiçbir grup
bütün bu işaretleri kullanmıyor. (Nitekim, fark edebileceğiniz
üzere, bütün işaretleri gösteren bir kaynak bulamadık.) Kimi
gruplar sadece birkaç tanesini kullanırken, kimileri yedi işareti
kullanabiliyor. Daha çok işaret kullanmak tabii ki daha verimli
olmayı gerektirmiyor. (Örneğin arkadaşlarımızla sohbet ederken
hiçbir işareti kullamıyor oluşumuzun mantıklı bir sebebi var.)
Her grubun (belki de her bir toplantının) el işaretlerini bir
yöntem olarak benimseyip benimsememeyi gözden geçirmesi gerekiyor.
Hem verimlilik hem de katılımcılık açısından avantajlar
sağladığı kimi ciddi örnekler olduğu için3,
göz önünde bulundurmaya ve denemeye değer olduklarını düşünerek
öneriyoruz.
Bu el işaretleri küçük gruplarda
da kullanılabilecekleri gibi acil durumlarda da krizleri
önleyebilirler: Diyelim ki bir doğrudan eylem gerçekleştiriyorsanız
ve güvenlik görevlileri bulunduğunuz yeri 15 dakika içinde terk
etmenizi, aksi takdirde – ana akım medyanın tabiriyle –
müdahale edeceklerini bildirdiler. Böyle eylemlerde genellikle
nihai kararı veren bir ya da birkaç kişi belirlenmiştir. Ancak bu
kişiler eylemcilerin o anki hislerine aykırı karar verebilirler.
Bunu en aza indirmek için aktivistlerle bir araya gelebilir, çok
hızlıca durumu ve önerilerini açıklayabilirler. Bu tartışma,
koşullar gereği en fazla 10 dakika sürebilir. Yine de, karar
verici, önerisine ciddi bir itiraz gelirse veya bambaşka ve çok
daha etkili bir fikir sunulursa, bunları göz önüne alabilecek
zamanı bulabilir. Böylece eylemin sonunda, tüm aktivistlerin hep
bir ağızdan “Hemen vazgeçmemeliydik.” veya aksine “Boşuna
inat ettik, amacımıza çoktan ulaşmıştık.” demeleri gibi
sürpriz krizlerden kaçınılabilir.
Sonuç olarak bir toplantıda hem
süreci daha verimli hale getirmeyi, hem katılımcıları
etkinleştirmeyi, hem de oydaşma kapasitesini arttırmayı
sağlayabilecek birçok yöntem mevcut. Hiçbir yöntem hazır bir
reçete sunmadığı için, her grubun bunları kendi iç
dinamiklerinı gözeterek değerlendirmek gerekiyor.
Not:
Seeds for Change
sayfasında konuyla ilgili birçok broşüre ulaşabilirsiniz.
(İngilizce)
1Sözcük
seçimiyle ilgili notumuzu tekrarlayalım: Oydaşma, İngilizce'de
consensus, eski Türkçe'de mutabakat olarak geçiyor.
Aynı anlama gelmek üzere oy birliği ve fikir birliği
de kullanılıyor. Bunların hiçbirine itirazımız yok. Biz
oydaşma sözcüğünü seçiyoruz çünkü bir süreç
içerisinde kişilerin ortaklaştıkları bir fikri inşa etmesi
anlamını daha güçlü olarak verdiği kanısındayız.
2Burada
bahsetmeyeceğimiz birçok değerli yönteme Şiddetsizlik.org'daki
Antrenman
Araçları sayfasından ulaşabilirsiniz.
3El
işaretlerinin geçmişi biraz daha eskiye dayanmakla beraber,
özellikle ABD'de İşgal Et! Hareketlerinde ve İspanya'da 15M
hareketinin halk meclislerinde edinilen deneyimler, kimi zaman el
işaretlerinin süreci çok kolaylaştırabileceğini gösteriyor.
No comments:
Post a Comment