Giriş
Bu
yazıda, geniş anlamda şiddetin iyi/kötü, yararlı/zararlı
oluşunu değil, karar alma süreçlerinde katılımcılık ve
oydaşma açısından şiddetsiz iletişimi nasıl
sağlayabileceğimizi tartışacağız.
Bu
yazı, kolaylaştırıcılıkla, verimli toplantılarla ve
yapılandırılmış tartışmayla ilgili yazılarımızın da dahil
olduğu bir bütünün parçası olacak, böylece burada da
çerçevemizi belirli düzeyde siyasal ortaklaşma sağlamış
oluşumlarla sınırlayacağız. Dolayısıyla, şiddetsizliği ne
bir ilke ne de bir yöntem olarak genel olarak savunmayacağız.
Birlikte faaliyet yürütmeye hevesli insanların içlerine sinen
kararlar almaları için sağlıklı bir iletişim kurmalarının
daha doğru olduğu gibi basit bir varsayım bizim için yeterli.
Bu
varsayım temelinde, toplantılarda, yazılı tartışmalarda ve
hatta ikili görüşmelerde aramızdaki iletişimi
şiddetsizleştirmenin yöntemlerini tartışmayı amaçlıyoruz.
Abbasağa Parkı Forumu |
Şiddetsiz
iletişimi nasıl sağlarız?
- Bilimsel eleştirellik
Bilimsel
yöntem şiddetsizdir. Dahası, şiddetsizliğin temelinde de
bilimsel eleştirel yöntem vardır: Retorikten, mantık hatalarından
uzak, rasyonel argümana dayalı iletişim.
Mantık
hatalarını uzun uzadıya anlatmanın yeri burası değil. Bu yüzden
en sık yapılan hatalara kısaca değinelim.1
- Karşımızdaki insanın kişiliğine değil, kurduğu argümana odaklanmakta fayda var. Nefret ettiğimiz insanlar çok doğru şeyler söyleyebiliyorlar.
- Argümanın doğru olması durumunda hiç hoşumuza gitmeyecek sonuçlara ulaşılabilir. Bu, argümanın yanlış olduğunu kanıtlamıyor.
- “Demek ki”, “dolayısıyla” vb. sözcükleri kullanırken dikkatli olmak lazım. Birçok durumda, mantıksal çıkarımdan ziyade mantıksal sıçramalar yapabiliyoruz.
- Türkçe'de “Halamın bıyıkları olsa dayım olurdu.” diye bir halk deyişi var. İngilizce'de “If ifs and thens were pots and pans, there'd be no work for tinker's hands.” (“Eğer”ler “o zaman”lar tencere tava olsa, kalaycıya iş kalmazdı.) deniyor. Yani, kuracağımız argümanın çok fazla varsayıma dayanmasından kaçınmakta fayda var. Argümana eklenen her varsayım, (geçerliliği kuvvetlendirse de) doğruluğu daha da zorlaştırıyor. Dahası, o kadar varsayım doğruysa zaten savunulacak pek bir şey kalmayabiliyor.
- Bir argümanın önemli bir kişi tarafından söylenmiş (veya söylenmemiş) oluşunun onun doğruluğuna veya yanlışlığına doğrudan bir etkisi yok.
- Tekrar: Bir argümanın önemli bir kişi tarafından söylenmiş (veya söylenmemiş) oluşunun onun doğruluğuna veya yanlışlığına doğrudan bir etkisi yok.
Bilimsel
eleştirellik yöntemini sadece konuşurken değil, dinlerken de
kullanmakta fayda var. Konuşmacının mantık hataları yapıyor
olması, argümanı bu hatalardan arındırıp karşımızdaki
insanın aslında ne demek istediğini anlamamıza engel değil.
Örneğin bir toplantıda bu arındırma işini kolaylaştırıcı
yapabilir ama sıradaki konuşmacı da konunun özüne odaklanarak
tüm gruba zaman kazandırabilir.
Rio de Janeiro, Brezilya. |
- Tartışmaya boyut eklemek
Anlaşmazlığın
varlığı ile sonuca ulaşamama arasında doğrudan bir bağlantı
yoktur.
Korkulanın
aksine, kişilerin karşıt görüşlerinin olması ortak bir karar
almalarına engel değildir. Hatta birçok durumda, görüşlerinden
taviz vermelerine bile gerek yoktur. Gerçek görüş ayrılığını
net bir biçimde ortaya koyduğumuzda çoğunlukla göreceğiz ki
aslında bu görüşleri içeren bir sentez öneri, uzun ve verimsiz
tartışmaları önleyebilir.
Tartışmayı
tek boyutlu olarak görenler için gerçekten de konumlar A veya B
görüşüne yakınlıkla belirlenir. Böylece alınacak karar da bir
tavizler silsilesi olacaktır. Oysa bir ucunda A bir ucunda B bulunan
bu çizginin dışına adım atmak, ikilemin ötesine geçmek ve
herkesin içine sinecek bir sentez önerisi sunmak birçok durumda
mümkündür. Burada, “biraz A biraz B” bir öneriden değil “hem
A hem B” olan ama “ne A ne B olmayan” bir üçüncü bir
fikirden bahsediyoruz. Bunu bulmanın kolay olmadığı doğru, ama
bu arayışın hem şiddetsizliğe hem de oydaşmaya faydası olacağı
neredeyse kesin. (bkz. Kolaylaştırıcılık metninde Sentezleyici
ve Ayrıştırıcı Tutum bölümü)
- Sapla samanı, soruyla/sorunla kişiyi ayırmak
Sapla
samanı ayırmak: Bir toplantıda söz aldığımızda 5 dakika mı
yarım saat mi konuşacağımızı tayin eden konulardan biri, hangi
soruyu yanıtladığımızdır: Yarın meclise gelecek reform
paketini mi, hükümetin neoliberal politikalarını mı, Marksist
artı-değer teorisini mi konuşuyoruz? Bunların hepsi güzel
sorular, ama genellikle ayrı buluşmaların gündemi olmalarında
fayda vardır.
Kadıköy Yoğurtçu Parkı Forumu |
Lafı
uzatmak, dinleyicileri sabır testine sokmak şiddet midir
bilemiyoruz ama sadede gelmek kesinlikle şiddetsizliktir.
Soruyla/sorunla
kişiyi ayırmak: Toplantı katılımcılarının biri liberal, başka
biri Troçkist, bir diğeri Stalinist falan olabilir. Gün gelir,
toplantının konusu tam olarak bu kişilerin siyasal konumları da
olabilir. Ama bazen (çoğunlukla?) toplantıların gündemleri
pratik dünyayla ilgili olur. Böyle zamanlarda konunun özünü
kaçırmamakta fayda olabilir.
Sonuç
Şiddetsizlik,
hem katılımı arttırmakta hem de ortak bir karara varmakta süreci
şaşırtıcı ölçüde hızlandırabilir. Bilimsel eleştirellikle
akıl yürüten, sapla samanı ayıran ve yaratıcı fikirler
geliştiren katılımcıların olduğu bir tartışma (ki bu
kişilerin çoğunluk olmalarına dahi gerek yok), hele ki bu
katılımcılar kolaylaştırıcılık rolünü üstlenirlerse, aksi
duruma kıyasla saatler ve hatta günler tasarruf edebilir.
Atakent İkitelli Forumu |
1Birbirini anlamak istemeyenlerin yaptığı başka hatalar da var, düşmanca niyetle yapılan bu hatalara değinmeyeceğiz.
Not: Bu yazıda bahsettiğimiz şiddetsiz iletişim, Marshall Rosenberg tarafından geliştirilen Şiddetiz İletişim'den hem siyasi hem de felsefi bağlam bakımından ayrılıyor. Bir takipçimizin uyarısıyla, olası kafa karışıklıklarını önlemek için bu notu düşmeyi uygun bulduk.
No comments:
Post a Comment