Tuesday, July 30, 2013

Küresel İklim Krizi – güncel gelişmeler 6



Bu yazı ne hakkında değil?

Dünya ısınıyor. İklimler değişiyor. Bu bir. Bu yazıda sizi bu temel gerçeğe ikna etmeye çalışmayacağız. Eğer küresel iklim değişimiyle ilgili şüpheleriniz varsa, dünyadaki herhangi bir yerin son 120 yılda ne kadar ısındığını New Scientist'in hazırladığı interaktif haritada inceleyebilir, 2050'de Avrupa'nın başına gelecekleri gösteren şu haritaya göz atabilir veya NASA tarafından hazırlanan videoda 130 yıllık küresel ısınmayı izleyebilirsiniz. (Ayrıca - ola ki iklim konusunda haberleri ana akım medyadan takip ediyorsanız – küresel ısınma yavaşlamadı ve kesinlikle durmadı.) Dahası, bilim insanları arasında bu konuda herhangi bir görüş ayrılığı falan da yok. James Lawrence Powell bilim dünyasındaki görüşleri aşağıdaki grafikte özetlemiş.

1991-2012 arasında hakem denetiminden geçmiş 13950 iklim makalesi
24'ü küresel ısınmayı reddediyor.


Yok küresel iklim değişimi konusunda değil ama küresel ısınmanın insan kaynaklı olduğuna dair şüpheleriniz varsa, sebebin güneş olmadığına, birincil sebebin karbondioksit olduğuna ve son 20 yılın verilerinin de bunu doğruladığına dair çalışmalara göz atmak için bağlantıları takip edebilirsiniz.

Bu yazıya iklim krizinin tüm şiddetiyle kendini göstermekte olduğu gerçeğini kabul ederek başlıyoruz. Amacımız, küresel iklim kriziyle ilgili güncel gelişmeleri bilimsel referanslarıyla beraber sunmak. (Yukarıdaki bağlantılar dahil bu yazıdaki tüm raporlar, araştırmalar ve makaleler, Aralık 2012 ile Mart 2013 tarihleri arasında yayınlandı.) Afiyet olsun.


Bu derleme neden önemli?

Bu derleme önemli; çünkü kaydedilen 2012 en sıcak on yıl arasına girdi; çünkü Kuzey Kutbu'ndaki buz kayıpları rekor kırdı; çünkü 2012 İngiltere'de en yağışlı yıl, ABD'de en sıcak yıl olurken (Eyalet eyalet detayları Guardian'ın hazırladığı interaktif haritada bulabilirsiniz.) Avusturalya en sıcak yaz mevsimini yaşadı. Yerküre bugün, geçtiğimiz 11300 yılın %70-80'ine kıyasla hem daha sıcak ve hem de 11 bin yıldır olmadığı kadar hızlı ısınıyor.

Guardian gazetesinde yayınlanan harita: Sadece 90 günde Avusturalya'da 123 rekor kırıldı. İşte bu 123'ten sadece 23'ü


George Monbiot'nun da dediği gibi, 2012 yılı doğal dünyayı terk etmek için elimizden geleni ardımıza koymadığımız bir yıl oldu. Bundan yedi yıl önce tüm dünyanın dikkatini iklim değişimine çeken felaket senaryolarıyla dolu Stern Raporu'nun yazarı Nicholas Stern bu sene, riskleri hafife aldığını ve hata yapmış olduğunu söyledi. Bu derleme, iklim değişiminin bugününü ve yarınını anlatıyor.


Küresel iklim değişiminin bugünü ve yarını: Kutuplardan ormanlara, tarlalardan kentlere

Kuzey Kutbu'nda yaz deniz buzunda ve ilkbahar kar yağışlarında en düşük seviye rekorları kırıldı. Kanada buzullarındaki erimeler hızlanıyor ve geri dönülemez bir noktaya erişiyor. Nitekim yeni modellemelere göre kutuplarda çok daha yeşil bir bitki örtüsü bekleniyor. Yüksek enlemlerdeki bitki örtülerinde kuzeye doğru kilometrelerce kayma yaşanıyor. Üstelik kutuplar sorunun sadece kanıtı değil, ayrıca sebepleri arasında da: Kutuplardaki erimeler, yüksek enlemlerdeki sıcaklık artışları üzerinde pozitif geri besleme etkisini de hızlandırıyor. Nitekim kutupsal hava sistemlerinin ortadan kalkmasının iklim öngörülerini de değiştireceği ifade ediliyor.

Science Daily'de yayınlanan harita, Ekim 2011-Eylül 2012 arasındaki ısınma (solda) ile 2001-2011 arasındaki ısınmayı (sağda) kıyaslıyor. Haritanın altındaki skala, ortalama sıcaklıklar arasındaki farkı belirtiyor.

Öte yandan Antarktika'daki buz erimeleri tahminlerden daha hızlı bir biçimde sürüyor. (Bunda kar yağışlarındaki artış da etkili.) Dağ zirvelerindeki sabit buz kütlelerindeki azalma ise, And Dağları'ndan Rusya'ya kadar birçok yerde gözlemlendi.

Eriyen buzullar, deniz su seviyelerinde artışa neden oluyor. Bu artışın, şimdiye kadar tahmin edilenin çok üstünde olacağı belirtiliyor.

Yerküredeki su dengesinin bu ölçüde değişmesinin bir sonucu da, büyük doğal felaketlerin doğal hale gelmesi. (Isınan okyanuslarda su döngüleri ciddi ölçüde değişiyor.) Buna çarpıcı örnekler olarak Türkiye'de Aralık ayında ve Avustralya'da Ocak ayında gerçekleşen selleri verebiliriz. Filipinler'in güneyini 4 Aralık 2012'de vuran ve 1067 kişinin hayatını kaybettiği süper-tayfunun tarıma verdiği zararı onarmanın ise 10 yıl alacağı hesaplanıyor, felaketten toplam 6.2 milyon kişi zarar gördü.

Aşırı hava olayları tüm dünyada norm olmuş durumda. (Sıcaklık rekoru kırmak normal bir şey haline geldi.) Bu aşırı hava olayları, hem mali açıdan hem de güvenlik açısından ciddi sorunlara yol açıyor. Sıcak hava dalgalarının şiddetlenmesi ile tüm dünyada tarımın da zarar göreceği hesaplanıyor. Ortadoğu'da ortalama sıcaklıkların 6 derece artması bekleniyor.

Tüm bu saydıklarımızın bileşkesinden, yani küresel iklim değişiminden en çok etkilenecek şehirler Maplecroft'un araştırmasına göre şöyle:

1. Dakka, Bangladeş
2. Manila, Filipinler
3. Bangkok, Tayland
4. Yangon, Burma
5. Jakarta, Endonezya
6. Ho Chi Minh City, Vietnam
7. Kalküta, Hindistan

Bu listeye daha sonra tekrar değineceğiz, şimdilik Bangladeş'te iklim ilticasının bir ölüm-kalım meselesi olduğuna dair şu slayt gösterisini paylaşmakla yetinelim.

Bu yazıda değindiğimiz dört ay içerisinde iklim değişiminin buğday üretimine, kabuk böceklerine, memeli hayvanlara ve sürüngenlere olumsuz etkileriyle ilgili araştırmalar yayınlandı. Ancak özellikle öne çıkan, Amazon ormanlarıyla ilgili araştırmalar oldu: NASA'nın uyarısını takiben yayınlanan makalelerde, kısa vadede antik Amazon ağaç türlerinin yok olması ihtimali düşük olmakla beraber, yağmur ormanlarının ciddi risk altında olduğu ve küresel ısınmaya karşı çok hassas oldukları belgelendi.

Kaynak: Science Daily


Ayrıca, iklim değişiminin obezite ve şeker hastalığını tetiklediği, ishal salgınlarını arttıracağı ve özellikle yaşlılar için tehlike oluşturduğu belirtiliyor.


Sırada ne var?

Mevcut durumla ilgili bu güncellemenin ardından, yine güncel olarak önümüzde nasıl bir gelecek olduğunu düşünmemiz gerekiyor.

Öncelikle, bu gelecekle ilgili ciddi belirsizlikler var. Küresel iklim karmaşık bir sistem ve bu sistemi analiz edecek modellerimiz henüz yeterince iyi değil. Bundan kastımız, küresel ısınmanın varlığı yokluğu meselesi değil. Keza küresel ısınmayla ilgili öngörüler doğru çıkıyorlar. Sorunumuz, orta vadeli tahminlerde bulunmakta zorlanıyor oluşumuz ve daha da önemlisi Birleşmiş Milletler'in IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change – Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli) kurumu da dahil olmak üzere gerçekliğin tüm tahminlerimizden daha kötü çıkması.

Öte yandan neredeyse hiçbir belirsizlik kabul etmeyen gerçekler de var: NASA raporuna göre 2012 yılı küresel ısınma trendini devam ettirdi, bu bir. Ban Ki-moon'un dediği üzere küresel ısınmasnın suçlusu zengin ülkeler, bu iki. Acilen harekete geçmezsek milyarlarca insanı amansız bir gelecek bekliyor, bu da üç.

Yine hiçbir şüphe götürmeyen başka bir gerçek ise, mevcut ekonomik ve siyasi sistemin süreci yönetmekle ilgili hiçbir umut vaad etmediği.

Pazar ekonomisinin her sorunu çözeceği iddiasıyla ortaya atılan karbon pazarında, AB'de karbon fiyatları en düşük seviyelerine ulaşırken, Çin ve Avusturalya karbon bombası olarak anılan devasa kömür santralleri inşa ediyor.

Greenpeace'in hazırladığı, Yeşil Gazete'de yayınlanan harita devasa santral projelerini gösteriyor.
Sol: Kırmızı-Kömür , Mavi-Petrol sondajı (derin deniz ve pre-salt katmanları dahil), Gri-Katranlı kum petrolü, Turuncu-Şist gazı, Yeşil-Doğalgaz
Sağ: 2020 itibariyle eklenecek karbondioksit salımları (yılda milyon ton)


Küresel karbon salımları rekor kırarken AKP hükümeti İklim Değişikliği Daire Başkanlığı'nı kapattı.

Yukarıda değindiğimiz birçok konuyu içeren bir anekdotla yazıyı sonlandıralım. Küresel ısınmanın ilk bahsettiğimiz etkisi, kutuplardaki buzullar üzerindeydi. Sonrasında da iklim değişiminden en çok etkilenecek yedi şehri belirttik. Araştırmalar gösteriyor ki küresel ısınma sayesinde Kuzey Kutbu'nda yeni gemi rotaları açılacak. Şimdi Kuzey Kutbu'nda deniz yoluyla yapılacak ticaretin hangi ülkeler arasında olacağını bir düşünün, sonra o yedi şehirlik listeye tekrar bakın, ardından da Ban Ki-moon'un söylediklerini hatırlayın. Tüm parçalar öyle güzel birleşiyor ki: Kapitalizmle ekolojik kriz el ele gidiyor, emperyalizmin işine geldiği sürece hükümetler adım atmıyor, yeryüzü büyük bir yıkıma ilerliyor.


No comments:

Post a Comment