Bu
yazı, Savita Halappanavar'ın İrlanda'da katolik bir hastane tarafından hamileliğinin sonlandırılmasının reddedilmesi sonucu acılar içinde ölümü üzerine PZ Myers'ın Freethought
Blogs'daki
Pharyngula
isimli blogunda yayınlanan “It’s
time to abort the Catholic Church”
yazısının serbest çevirisidir.
Ortaçağdan kalma cehaletlerini, hayır ve sevgi yalanlarıyla
maskelemeye çalışan eli kanlı kasaplar ve dindar sahtekarlar...
Tüm bu ilüzyonu sonlandırıp, kilisenin barbarlığını
farketmenin zamanı geldi de geçiyor. Kapatalım kiliseyi gitsin.
Binlerce
yıllık Katolik istismarın son kurbanı, durumu hamileliğinin 17.
haftasında kötüleşmeye başlayan Savita
Halappanavar. Genç
kadın bir Katolik hastaneye giderek ölümcül bir hata yaptı:
..düşük yapmak üzereydi. Ciddi acılar çektiği bir günün
sonunda Halappanavar, hamileliği için tıbbi müdahale ve
sonlandırma istedi.
Bu isteği geri çevrildi çünkü fetüsün kalp atışları hala
devam etmekteydi ve kendilerine bulundukları ülkenin Katolik bir
ülke olduğu söylendi.
Halappanavar 2.5 günü daha korkunç acılar içinde geçirdikten
sonra fetüsün kalp atışları durdu.
Halappanavar'ın rahim boynunun tamamen açıldığı ve amniyotik
sıvı akıntısı olduğu, yani düşük yapmak üzere olduğu
aşikardı. Bu hamileliğin sonlanmakta olduğu ve fetüs için
hiçbir umut olmadığı hastanedeki doktorlar da dahil olmak üzere
herkes tarafından açıkça biliniyordu. Tüm bunlara rağmen
Halappanavar'ın hayatını kurtaracak tek basit ve etik prosedürü
uygulamayı reddettiler.
Çünkü kalbin atmasını sağlayan büyülü bir güce cahilce,
safça, aptalca bir bağla bağlıydılar. Çünkü dogma ve batıl
inanç ellerini kollarını bağlamıştı.
Çünkü Katolik bir ülkede, lanet olası Katolik bir hastaneydiler.
Çünkü doktorların beyni çocukluklarından beri, tıp eğitimleri
boyunca defalarca çürütülen ancak bir türlü aşamadıkları
yalanlarla yıkanmıştı. Çünkü hastane yetkilileri inançlarını,
hastalara hizmet etme görevlerinin üstünde tutuyorlardı. Çünkü
o ülkedeki kanun koyucular politikalarının bir kadını nasıl
öldürebileceğinden ders almaktan kaçınmışlardı. Çünkü bir
avuç yaşlı kukla oynatıcı kendi teolojileri dışında hiçbir
şeyi umursamıyorlar ve insanları memnuniyetle aşağılık ve geri
kalmış dinlerinin sunağında kurban edebiliyorlardı.
Sonuç: Halappanavar'ın rahim boynundaki açık yaradan kaptığı
septisemik enfeksiyonla, günlerce korkunç acılar çekerek ölmesi.
Papa ve piskoposları ve o hastanedeki dini bütün Katolikler
Halappanavar'ı el birliğiyle öldürdüler. Boğazını bir bıçakla
kesmiş kadar oldular ki bu ona çektirdikleri sefaletten çok daha
merhametli bir ölüm olurdu.
Her biri birer canavardan farksız.
Cidden, kapatalım gitsin. Herhangi bir ülkedeki,
herhangi bir hastanenin, Katolikliğin antik doktrinleri ile
elinin kolunun bağlanmasının kabul edilebilir bir tarafı yok.
Nasıl kan nakillerinin Yehova'nın şahitleri tarafından
düzenlenmesine izin verilmiyorsa Katoliklerin hastane işletmelerine
de izin verilmemeli. Burada kilise tarafından yasaklanmış, hayat
kurtarabilecek basit ve rutin işlemlerden bahsediyoruz. Diğer herhangi bir operasyonun, katolik psikoposların aşağıdaki ussallaştırmasıyla ters düşmeyen bir yanı var mı ki zaten?
Yaşama Hristiyan inancı gözünden bakanlar için bedenlerimiz
kutsaldır, Kutsal Ruh'un tapınaklarıdır, Tanrı'nın suretinde
yaratılmışlardır ve Yüce İsa'nın dirilmesiyle yeniden hayat
bulacaklardır. Hristiyanlara göre bedenlerimiz bize ait değildir
ve onlarla her istediğimizi yapamayız. Bedenlerimiz Tanrı'dan
gelir, Tanrı'nın suretinde yaratılmışlardır ve onunla cennette
sonsuz bir hayat süreceklerdir. Bu bizim inancımızdır ve bizi
inancımızı paylaşmayanlardan farklı kılar.
Bu tam bir su katılmamış saçmalık, dinci zırvadır. Tam bir
canavarlıktır. Katolik kilisesinin canı cehenneme! Boşaltın
kilise sıralarını, yağmalayın sandıkları, dağıtın dini
hiyerarşinin her bir basamağını, alın bütün mal varlıklarını
ellerinden ve onları etik ve mantıklı bir biçimde kullanılmak
üzere seküler yetkililere verin.
No comments:
Post a Comment