Monday, November 19, 2012

Katolik kilisesini aldırmanın vaktidir


Bu yazı, Savita Halappanavar'ın İrlanda'da katolik bir hastane tarafından hamileliğinin sonlandırılmasının reddedilmesi sonucu acılar içinde ölümü üzerine PZ Myers'ın Freethought Blogs'daki Pharyngula isimli blogunda yayınlanan “It’s time to abort the Catholic Church” yazısının serbest çevirisidir.


Ortaçağdan kalma cehaletlerini, hayır ve sevgi yalanlarıyla maskelemeye çalışan eli kanlı kasaplar ve dindar sahtekarlar... Tüm bu ilüzyonu sonlandırıp, kilisenin barbarlığını farketmenin zamanı geldi de geçiyor. Kapatalım kiliseyi gitsin.

Binlerce yıllık Katolik istismarın son kurbanı, durumu hamileliğinin 17. haftasında kötüleşmeye başlayan Savita Halappanavar. Genç kadın bir Katolik hastaneye giderek ölümcül bir hata yaptı:

..düşük yapmak üzereydi. Ciddi acılar çektiği bir günün sonunda Halappanavar, hamileliği için tıbbi müdahale ve sonlandırma istedi.

Bu isteği geri çevrildi çünkü fetüsün kalp atışları hala devam etmekteydi ve kendilerine bulundukları ülkenin Katolik bir ülke olduğu söylendi.

Halappanavar 2.5 günü daha korkunç acılar içinde geçirdikten sonra fetüsün kalp atışları durdu.

Halappanavar'ın rahim boynunun tamamen açıldığı ve amniyotik sıvı akıntısı olduğu, yani düşük yapmak üzere olduğu aşikardı. Bu hamileliğin sonlanmakta olduğu ve fetüs için hiçbir umut olmadığı hastanedeki doktorlar da dahil olmak üzere herkes tarafından açıkça biliniyordu. Tüm bunlara rağmen Halappanavar'ın hayatını kurtaracak tek basit ve etik prosedürü uygulamayı reddettiler.

Çünkü kalbin atmasını sağlayan büyülü bir güce cahilce, safça, aptalca bir bağla bağlıydılar. Çünkü dogma ve batıl inanç ellerini kollarını bağlamıştı.

Çünkü Katolik bir ülkede, lanet olası Katolik bir hastaneydiler.

Çünkü doktorların beyni çocukluklarından beri, tıp eğitimleri boyunca defalarca çürütülen ancak bir türlü aşamadıkları yalanlarla yıkanmıştı. Çünkü hastane yetkilileri inançlarını, hastalara hizmet etme görevlerinin üstünde tutuyorlardı. Çünkü o ülkedeki kanun koyucular politikalarının bir kadını nasıl öldürebileceğinden ders almaktan kaçınmışlardı. Çünkü bir avuç yaşlı kukla oynatıcı kendi teolojileri dışında hiçbir şeyi umursamıyorlar ve insanları memnuniyetle aşağılık ve geri kalmış dinlerinin sunağında kurban edebiliyorlardı.

Sonuç: Halappanavar'ın rahim boynundaki açık yaradan kaptığı septisemik enfeksiyonla, günlerce korkunç acılar çekerek ölmesi. Papa ve piskoposları ve o hastanedeki dini bütün Katolikler Halappanavar'ı el birliğiyle öldürdüler. Boğazını bir bıçakla kesmiş kadar oldular ki bu ona çektirdikleri sefaletten çok daha merhametli bir ölüm olurdu.

Her biri birer canavardan farksız.

Cidden, kapatalım gitsin. Herhangi bir ülkedeki, herhangi bir hastanenin, Katolikliğin antik doktrinleri ile elinin kolunun bağlanmasının kabul edilebilir bir tarafı yok. Nasıl kan nakillerinin Yehova'nın şahitleri tarafından düzenlenmesine izin verilmiyorsa Katoliklerin hastane işletmelerine de izin verilmemeli. Burada kilise tarafından yasaklanmış, hayat kurtarabilecek basit ve rutin işlemlerden bahsediyoruz. Diğer herhangi bir operasyonun, katolik psikoposların aşağıdaki ussallaştırmasıyla ters düşmeyen bir yanı var mı ki zaten?

Yaşama Hristiyan inancı gözünden bakanlar için bedenlerimiz kutsaldır, Kutsal Ruh'un tapınaklarıdır, Tanrı'nın suretinde yaratılmışlardır ve Yüce İsa'nın dirilmesiyle yeniden hayat bulacaklardır. Hristiyanlara göre bedenlerimiz bize ait değildir ve onlarla her istediğimizi yapamayız. Bedenlerimiz Tanrı'dan gelir, Tanrı'nın suretinde yaratılmışlardır ve onunla cennette sonsuz bir hayat süreceklerdir. Bu bizim inancımızdır ve bizi inancımızı paylaşmayanlardan farklı kılar.

Bu tam bir su katılmamış saçmalık, dinci zırvadır. Tam bir canavarlıktır. Katolik kilisesinin canı cehenneme! Boşaltın kilise sıralarını, yağmalayın sandıkları, dağıtın dini hiyerarşinin her bir basamağını, alın bütün mal varlıklarını ellerinden ve onları etik ve mantıklı bir biçimde kullanılmak üzere seküler yetkililere verin.

Ve siz hala daha kiliseye gitmeye devam ediyorsanız...aklınızdan zorunuz mu var?

No comments:

Post a Comment